Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şükrü ÇOBAN
Köşe Yazarı
Şükrü ÇOBAN
 

ELİ İLE CEBİ ARASI

  Bu günlerde yazı konusu için  herhangi bir sıkıntısı çekmiyorum.   Bol bol konu var, ama ben bu konuları gelecek haftalara bırakıp, son okuduğum yazılardan  aldığım, doyumluk olmasa da tadımlık olduğunu düşündüğüm  bölümlerden bazılarını  paylaşacağım sizlerle...   Önceliği eğitimle ilgili olan alıntıya veriyorum:   " Eğitim yapan öğretmenin işi, öğrencilerine bir yeri işaret edip ' şurayabak' demek, ama orada ne göreceklerini söylememektir.   Çünkü onu kendi gözleriyle görmeleri gerekir.   Yoksa, ders vermemiz bir işe yaramaz.   Böyle bir eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisi, adeta kutsal diyeceğim bir ilişkidir. "                          Elif N. HAMİDİ'nin " Ömrümün En Eşsiz Rastlanısı " yazısından alıntılayan Beste NASIR.    İkinci alıntımız, Feridun ANDAÇ'ın Cumhuriyet KİTAP'taki " Bir zamane anlayıcısı: Byung-Chul Han" adlı yazısından:   " Bahçe zamanı başkalarının zamanıdır.   Bahçenin kendine ait bir zamanı vardır, onu ben yönetemem.   Her bitkinin kendine ait bir zamanı vardır.    Bahçede birçok kendine ait zaman kesişir.    Sonbahar çiğdemleriyle ilkbahar çiğdemleriyle birbirine benzer, ama tamamen farklı farklı zaman duyguları vardır.    Her bitkinin, bugünlerde zamansız zaman fakiri haline gelen insandan daha üstün ve belirgin bir zaman bilincinin olması çok şaşırtıcı.    Bahçe, yoğun bir zaman deneyimini mümkün kılıyor. " B. Chul HAN, Yeryüzüne Övgü/Bahçelere Bir Yolculuk, 150. Sayfa.    Kemal ATEŞ'in " Saklı Sözlük"ünden alınmış Türkçemizin  fazla yaygın olmayan eğreltilerinden bir kaçı, bu eğreltilemeleri Nazım Mutlu not etmiş:    " Hanımın hısmı gelince oklava tıkır tıkır, beyin hısmı gelince dişler şıkır şıkır",    " Her deli üstünü yırtmaz",    " Hocaların karnı beş, biri he zaman boş",    " Eli ile cebi kırk günlük yol",    " Seksen kapıya doksan değnek çalmak",    " Deli gelmeden yeli gelir",    " Her kütüğe karınca toplanmaz",       " Eşşeğin yoksa enişten de mi yok",    " Alınacak kız ay görünür evleri saray. "     Ben çok beğendim sizleri bilmem; hele " Eli ile cebi kırk günlük yol" sözünü asla aklımdan çıksın istemem...     Güzel bir bölüm de Oktay AKBAL'ın "Atatürk Bir Düş müydü?" adlı yazısından:     "Kerkes Atatürk'ü övüyor, herkes 'izindeyiz' diye yırtınıyor, herkes 'o en büyük adam' diyor, herkes 'atam yerdesin, niye bizi bıraktın, diye ağlıyor, herkes, herkes, herkes Atatürk yolunda, safında, ülküsünde, ardında!...   Bayramlar, söyle ler, törenleri, demeler...   Bunlar bir şey değil.   Temel sorunlara inmeden, Atatürkçülüğü ve inan bütün, bir öğretim, bir toplum düzeni olarak ele almadan ne dense yararsızdır.   İçi boş kalıplardır bunlar.   O kalıpları doldurmak, Atatürkçülüğün özünü korumak gerek.    Atatürkçülüğün ödüncülerden, rötuşçulardan, inkarcılardan, Ulu Hakancılardan, kendilerini sol sayıp en gerici düşünce ve davranışlardan kaçınmayanların elinden çekip almak gerek, Atatürkçülüğün düş olmaktan çıkarmak gerek. " (Atatürk Yaşadı mı?, s. 7-8)     Bir yazıda bu kadar alıntı yeter herhalde...
Ekleme Tarihi: 11 Mayıs 2024 - Cumartesi

ELİ İLE CEBİ ARASI

  Bu günlerde yazı konusu için  herhangi bir sıkıntısı çekmiyorum.
  Bol bol konu var, ama ben bu konuları gelecek haftalara bırakıp, son okuduğum yazılardan  aldığım, doyumluk olmasa da tadımlık olduğunu düşündüğüm  bölümlerden bazılarını  paylaşacağım sizlerle...
  Önceliği eğitimle ilgili olan alıntıya veriyorum:
  " Eğitim yapan öğretmenin işi, öğrencilerine bir yeri işaret edip ' şurayabak' demek, ama orada ne göreceklerini söylememektir.
  Çünkü onu kendi gözleriyle görmeleri gerekir.
  Yoksa, ders vermemiz bir işe yaramaz.
  Böyle bir eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisi, adeta kutsal diyeceğim bir ilişkidir. "
                         Elif N. HAMİDİ'nin " Ömrümün En Eşsiz Rastlanısı " yazısından alıntılayan Beste NASIR.

   İkinci alıntımız, Feridun ANDAÇ'ın Cumhuriyet KİTAP'taki " Bir zamane anlayıcısı: Byung-Chul Han" adlı yazısından:
  " Bahçe zamanı başkalarının zamanıdır.
  Bahçenin kendine ait bir zamanı vardır, onu ben yönetemem.
  Her bitkinin kendine ait bir zamanı vardır.
   Bahçede birçok kendine ait zaman kesişir.
   Sonbahar çiğdemleriyle ilkbahar çiğdemleriyle birbirine benzer, ama tamamen farklı farklı zaman duyguları vardır.
   Her bitkinin, bugünlerde zamansız zaman fakiri haline gelen insandan daha üstün ve belirgin bir zaman bilincinin olması çok şaşırtıcı.
   Bahçe, yoğun bir zaman deneyimini mümkün kılıyor. "
B. Chul HAN, Yeryüzüne Övgü/Bahçelere Bir Yolculuk, 150. Sayfa.

   Kemal ATEŞ'in " Saklı Sözlük"ünden alınmış Türkçemizin  fazla yaygın olmayan eğreltilerinden bir kaçı, bu eğreltilemeleri Nazım Mutlu not etmiş:
   " Hanımın hısmı gelince oklava tıkır tıkır, beyin hısmı gelince dişler şıkır şıkır",
   " Her deli üstünü yırtmaz",
   " Hocaların karnı beş, biri he zaman boş",
   " Eli ile cebi kırk günlük yol",
   " Seksen kapıya doksan değnek çalmak",
   " Deli gelmeden yeli gelir",
   " Her kütüğe karınca toplanmaz",   
   " Eşşeğin yoksa enişten de mi yok",
   " Alınacak kız ay görünür evleri saray. "

    Ben çok beğendim sizleri bilmem; hele " Eli ile cebi kırk günlük yol" sözünü asla aklımdan çıksın istemem...

    Güzel bir bölüm de Oktay AKBAL'ın "Atatürk Bir Düş müydü?" adlı yazısından:
    "Kerkes Atatürk'ü övüyor, herkes 'izindeyiz' diye yırtınıyor, herkes 'o en büyük adam' diyor, herkes 'atam yerdesin, niye bizi bıraktın, diye ağlıyor, herkes, herkes, herkes Atatürk yolunda, safında, ülküsünde, ardında!...
  Bayramlar, söyle ler, törenleri, demeler...
  Bunlar bir şey değil.
  Temel sorunlara inmeden, Atatürkçülüğü ve inan bütün, bir öğretim, bir toplum düzeni olarak ele almadan ne dense yararsızdır.
  İçi boş kalıplardır bunlar.
  O kalıpları doldurmak, Atatürkçülüğün özünü korumak gerek.
   Atatürkçülüğün ödüncülerden, rötuşçulardan, inkarcılardan, Ulu Hakancılardan, kendilerini sol sayıp en gerici düşünce ve davranışlardan kaçınmayanların elinden çekip almak gerek, Atatürkçülüğün düş olmaktan çıkarmak gerek.
" (Atatürk Yaşadı mı?, s. 7-8)
    Bir yazıda bu kadar alıntı yeter herhalde...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.