2022’nin üçüncü gününde, TRT Repertuvarı’nda 16, Türk Musıkisi Vakfı kayıtlarında ise 25 güftesi olup, 4 yıl önce ebediyete uğurladığımız büyük şairimiz Ahmet Kaçar’ı bir kez daha rahmetle anmak istedim.
Giresun Üniversitesi KARASAM (Karadeniz Stratejik Araştırma Merkezi) tarafından yayınlanan “Giresun Üniversitesi Giresun Değerlerine Sahip Çıkıyor” adlı kitaba, biz de naçizane “Tüm Yönleriyle Ahmet Kaçar” başlıklı 26 sayfalık (1/26 sayfalar) bir yazıyla katkıda bulunmuştuk.
Bu yazımın, 22/26 sayfalar arasında yer alan bölümünü sizlerle paylaşmak istedim:
***
AHMET KAÇAR'LA BİR SÖYLEŞİM
2018 yılına girmemiz nedeniyle, o sırada 92 yaşında olan Ahmet
Kaçar’la mini bir söyleşi yapmıştım.
“Ahmet abi” demiştim:
-Yeni yıl için neler söylemek istersin?
Cevap vermişti:
-“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,
Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.
Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,
Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”
Hemen ikinci soruma geçmiştim:
-Bugüne kadar hiç aşık oldun mu?
Şöyle karşılık vermişti:
-“Sitemler örüyor kaderin ağı
Hayatım dökülen bir gül yaprağı
Geçse de ömrümün en güzel çağı
Başkadır ilk sevgi ilk göz ağrısı”
“Peki” demiştim:
-“İlk göz ağrısı”nı anladım da, başka yok mu?
Almıştı sazı eline, Ahmet abi:
-“Anar ömrünce gönül giden sevgilileri
Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri
Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri
Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri.”
Sonra şöyle devam etmişti:
-“Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım
Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.
Bu kaçıncı söz verişin, söyle nasıl inanayım
Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.”
“Allah kimseyi ağlatmasın.” Diyerek, bir başka soruya geçmiştim:
-Hiç hayal kırıklığı yaşadın mı?
-Yaşamaz olur muyum, hem de nasıl:
“Hayal dolu bir gençlik, ümit dolu bir aşk bitti
Bülbül bile goncaları hıçkırıkla terk etti.
Çiler bülbül, gider bülbül ayrılık…”
-Peki, demiştim, 2018’de ülkemizin ticari açığını nasıl kapatacağız?
“Anlatayım”, demişti:
-"Tetikte langa turpu, salatalık tam siper
Hamle edip çemberi yaracak gibi değil
Sanki tarla değil de imalat malı biber
Hıyarların yanına varacak gibi değil"
Ahmet abi, demiştim:
-Geçen yıl pek balık yiyemedik, ne dersin bu işe?
Cevabını çoktan hazırlamıştı:
-"Bir çingene palamudu konu olurken basına,
Zavallı mezgit fakirin bağdaş kurdu sofrasına.
Yürüyoruz davul-zurna, zil-çalpara eşliğinde,
Girdik Hicaz üzerinden yeni bir yol havasına."
-Bazı insanların çalımından yanına yaklaşılmıyor; ne dersin bu işe?
Hemen taşı gediğine koymuştu:
-"İnsan kamil oldu mu üstat mertebesinde,
Ona madde üstünde bir değer vereceksin.
Baktın, tavrı değişti, meclise gelmesinde,
"Çüş" deyip sırtına bir eğer vereceksin!"
-Ahmet abi, biliyorsun Atatürk, sanatın önemine işaret etmiş. Sence Türk
Milleti’nin sanata bakış açısı nasıldır?
Pat diye cevabı yapıştırmıştı:
-“Bilmez damdaki kemancı, Mehterin vurduğu marşı,
Susar, en coşkun yerinde, gösterişi ‘es’te yapar.
Öyle hassas bir milletiz ki, güzel sanatlara karşı;
Körlerimiz renkli resim, sağırımız beste yapar”
Soracaklarımız o kadar çoktu ki…
Ahmet abiyi daha fazla yormayalım, demiştik.
Aslına bakarsanız…
Üstat Ahmet Kaçar’la böyle bir söyleşi yapmamıştık.
Tamamen bizim kurgumuzdur.
Hoş, söyleşi yapsak bile, böyle cevaplar verir miydi, hiç sanmam!
Çünkü…
Ahmet abi, en güzel, en anlamlı dizelerin altına imzasını atmıştır atmasına da…
Birkaç dostuyla (ki, bunlar; Fikret Ak, Hayrettin Günay, Özcan Temel ve tabi ki
bendeniz) paylaşmasının dışında…
Yazdıklarının kimini bir dosyada toplamış, kimini çekmecesinde saklamış, kimi de
masasının üzerinde dağınık bir şekilde öylesine kalmıştır.
Siz deyin bin, ben diyeyim on bin…
Sayıları hesaba, kitaba sığmaz.
Ta ki birileri derleyip, toparlayıp kitap haline getirinceye kadar…
Bugüne kadar yayınlanan beş kitabı da bu şekilde meydana çıkmıştır.
Yani demem o ki…
Nüktedan, hazırcevap bir insan olan Şairimiz Ahmet Kaçar…
Sohbetlerinde daha çok, doğaçlama nükteler yapmayı, esprili cevaplar vermeyi severdi.
Geride binlerce şiir ve dörtlük…
Kayda geçmiş, geçmemiş sayısız nükte bırakarak…
Dönüşü olmayan çok uzun bir yolculuğa çıkan Ahmet Kaçar’ın
şu dörtlüğü, insan yaşamının bir özeti gibidir, adeta:
“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,
Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.
Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,
Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”
Ben de diyorum ki;
Lakin dünyaya bir Ahmet Kaçar daha gelmeyecek!
Evet, aynen dediği gibi…
Hayat kaldığı yerden devam ediyor.
Güneş yine doğudan doğuyor, batıdan batıyor.
Kervanlar, hanlar, yalanlar devam ediyor.
Başta siyasetçiler olmak üzere, insanlar hız kesmeden bir birlerini yiyor.
Oysa karıncayı bile incitmeyen Ahmet ağabey hep, güzellikleriyle anılacak.
Şairin;
“Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş!”dediği gibi…
Onu hep; şiirleriyle, şarkılarıyla, nükteleriyle, şakalarıyla, güler yüzüyle, tatlı diliyle, insancıl kişiliğiyle hatırlayacağız.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun!