Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Seyfullah Çiçek
Köşe Yazarı
Seyfullah Çiçek
 

YENİ YILA GİRERKEN ŞAİR AHMET KAÇAR

2022’nin üçüncü gününde, TRT Repertuvarı’nda 16, Türk Musıkisi Vakfı kayıtlarında ise 25 güftesi olup, 4 yıl önce ebediyete uğurladığımız büyük şairimiz Ahmet Kaçar’ı bir kez daha rahmetle anmak istedim. Giresun Üniversitesi KARASAM (Karadeniz Stratejik Araştırma Merkezi) tarafından yayınlanan “Giresun Üniversitesi Giresun Değerlerine Sahip Çıkıyor” adlı kitaba, biz de naçizane “Tüm Yönleriyle Ahmet Kaçar” başlıklı 26 sayfalık (1/26 sayfalar) bir yazıyla katkıda bulunmuştuk. Bu yazımın, 22/26 sayfalar arasında yer alan bölümünü sizlerle paylaşmak istedim: *** AHMET KAÇAR'LA BİR SÖYLEŞİM 2018 yılına girmemiz nedeniyle, o sırada 92 yaşında olan Ahmet Kaçar’la mini bir söyleşi yapmıştım. “Ahmet abi” demiştim: -Yeni yıl için neler söylemek istersin? Cevap vermişti: -“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş, Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek. Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş, Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.” Hemen ikinci soruma geçmiştim: -Bugüne kadar hiç aşık oldun mu? Şöyle karşılık vermişti: -“Sitemler örüyor kaderin ağı Hayatım dökülen bir gül yaprağı Geçse de ömrümün en güzel çağı Başkadır ilk sevgi ilk göz ağrısı” “Peki” demiştim: -“İlk göz ağrısı”nı anladım da, başka yok mu? Almıştı sazı eline, Ahmet abi: -“Anar ömrünce gönül giden sevgilileri Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri.” Sonra şöyle devam etmişti: -“Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım. Bu kaçıncı söz verişin, söyle nasıl inanayım Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.” “Allah kimseyi ağlatmasın.” Diyerek, bir başka soruya geçmiştim: -Hiç hayal kırıklığı yaşadın mı? -Yaşamaz olur muyum, hem de nasıl: “Hayal dolu bir gençlik, ümit dolu bir aşk bitti Bülbül bile goncaları hıçkırıkla terk etti. Çiler bülbül, gider bülbül ayrılık…” -Peki, demiştim, 2018’de ülkemizin ticari açığını nasıl kapatacağız? “Anlatayım”, demişti: -"Tetikte langa turpu, salatalık tam siper Hamle edip çemberi yaracak gibi değil Sanki tarla değil de imalat malı biber Hıyarların yanına varacak gibi değil" Ahmet abi, demiştim: -Geçen yıl pek balık yiyemedik, ne dersin bu işe? Cevabını çoktan hazırlamıştı: -"Bir çingene palamudu konu olurken basına, Zavallı mezgit fakirin bağdaş kurdu sofrasına. Yürüyoruz davul-zurna, zil-çalpara eşliğinde, Girdik Hicaz üzerinden yeni bir yol havasına." -Bazı insanların çalımından yanına yaklaşılmıyor; ne dersin bu işe? Hemen taşı gediğine koymuştu: -"İnsan kamil oldu mu üstat mertebesinde, Ona madde üstünde bir değer vereceksin. Baktın, tavrı değişti, meclise gelmesinde, "Çüş" deyip sırtına bir eğer vereceksin!" -Ahmet abi, biliyorsun Atatürk, sanatın önemine işaret etmiş. Sence Türk Milleti’nin sanata bakış açısı nasıldır? Pat diye cevabı yapıştırmıştı: -“Bilmez damdaki kemancı, Mehterin vurduğu marşı, Susar, en coşkun yerinde, gösterişi ‘es’te yapar. Öyle hassas bir milletiz ki, güzel sanatlara karşı; Körlerimiz renkli resim, sağırımız beste yapar” Soracaklarımız o kadar çoktu ki… Ahmet abiyi daha fazla yormayalım, demiştik. Aslına bakarsanız… Üstat Ahmet Kaçar’la böyle bir söyleşi yapmamıştık. Tamamen bizim kurgumuzdur. Hoş, söyleşi yapsak bile, böyle cevaplar verir miydi, hiç sanmam! Çünkü… Ahmet abi, en güzel, en anlamlı dizelerin altına imzasını atmıştır atmasına da… Birkaç dostuyla (ki, bunlar; Fikret Ak, Hayrettin Günay, Özcan Temel ve tabi ki bendeniz) paylaşmasının dışında… Yazdıklarının kimini bir dosyada toplamış, kimini çekmecesinde saklamış, kimi de masasının üzerinde dağınık bir şekilde öylesine kalmıştır. Siz deyin bin, ben diyeyim on bin… Sayıları hesaba, kitaba sığmaz. Ta ki birileri derleyip, toparlayıp kitap haline getirinceye kadar… Bugüne kadar yayınlanan beş kitabı da bu şekilde meydana çıkmıştır. Yani demem o ki… Nüktedan, hazırcevap bir insan olan Şairimiz Ahmet Kaçar… Sohbetlerinde daha çok, doğaçlama nükteler yapmayı, esprili cevaplar vermeyi severdi. Geride binlerce şiir ve dörtlük… Kayda geçmiş, geçmemiş sayısız nükte bırakarak… Dönüşü olmayan çok uzun bir yolculuğa çıkan Ahmet Kaçar’ın şu dörtlüğü, insan yaşamının bir özeti gibidir, adeta: “Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş, Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek. Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş, Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.” Ben de diyorum ki; Lakin dünyaya bir Ahmet Kaçar daha gelmeyecek! Evet, aynen dediği gibi… Hayat kaldığı yerden devam ediyor. Güneş yine doğudan doğuyor, batıdan batıyor. Kervanlar, hanlar, yalanlar devam ediyor. Başta siyasetçiler olmak üzere, insanlar hız kesmeden bir birlerini yiyor. Oysa karıncayı bile incitmeyen Ahmet ağabey hep, güzellikleriyle anılacak. Şairin; “Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş!”dediği gibi… Onu hep; şiirleriyle, şarkılarıyla, nükteleriyle, şakalarıyla, güler yüzüyle, tatlı diliyle, insancıl kişiliğiyle hatırlayacağız. Ruhu şad, mekanı cennet olsun!
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2022 - Pazartesi

YENİ YILA GİRERKEN ŞAİR AHMET KAÇAR

2022’nin üçüncü gününde, TRT Repertuvarı’nda 16, Türk Musıkisi Vakfı kayıtlarında ise 25 güftesi olup, 4 yıl önce ebediyete uğurladığımız büyük şairimiz Ahmet Kaçar’ı bir kez daha rahmetle anmak istedim.

Giresun Üniversitesi KARASAM (Karadeniz Stratejik Araştırma Merkezi) tarafından yayınlanan “Giresun Üniversitesi Giresun Değerlerine Sahip Çıkıyor” adlı kitaba, biz de naçizane “Tüm Yönleriyle Ahmet Kaçar” başlıklı 26 sayfalık (1/26 sayfalar) bir yazıyla katkıda bulunmuştuk.

Bu yazımın, 22/26 sayfalar arasında yer alan bölümünü sizlerle paylaşmak istedim:

***

AHMET KAÇAR'LA BİR SÖYLEŞİM

2018 yılına girmemiz nedeniyle, o sırada 92 yaşında olan Ahmet

Kaçar’la mini bir söyleşi yapmıştım.

“Ahmet abi” demiştim:

-Yeni yıl için neler söylemek istersin?

Cevap vermişti:

-“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,

Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.

Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,

Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”

Hemen ikinci soruma geçmiştim:

-Bugüne kadar hiç aşık oldun mu?

Şöyle karşılık vermişti:

-“Sitemler örüyor kaderin ağı

Hayatım dökülen bir gül yaprağı

Geçse de ömrümün en güzel çağı

Başkadır ilk sevgi ilk göz ağrısı”

“Peki” demiştim:

-“İlk göz ağrısı”nı anladım da, başka yok mu?

Almıştı sazı eline, Ahmet abi:

-“Anar ömrünce gönül giden sevgilileri

Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri

Gözüm yollarda kaldı bunca yıllardan beri

Bilmez biçâre kalpler giden dönmez ki geri.”

Sonra şöyle devam etmişti:

-“Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım

Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.

Bu kaçıncı söz verişin, söyle nasıl inanayım

Kimsesiz bir yavru gibi kucağında ağlayayım.”

“Allah kimseyi ağlatmasın.” Diyerek, bir başka soruya geçmiştim:

-Hiç hayal kırıklığı yaşadın mı?

-Yaşamaz olur muyum, hem de nasıl:

“Hayal dolu bir gençlik, ümit dolu bir aşk bitti

Bülbül bile goncaları hıçkırıkla terk etti.

Çiler bülbül, gider bülbül ayrılık…”

-Peki, demiştim, 2018’de ülkemizin ticari açığını nasıl kapatacağız?

“Anlatayım”, demişti:

-"Tetikte langa turpu, salatalık tam siper

Hamle edip çemberi yaracak gibi değil

Sanki tarla değil de imalat malı biber

Hıyarların yanına varacak gibi değil"

Ahmet abi, demiştim:

-Geçen yıl pek balık yiyemedik, ne dersin bu işe?

Cevabını çoktan hazırlamıştı:

-"Bir çingene palamudu konu olurken basına,

Zavallı mezgit fakirin bağdaş kurdu sofrasına.

Yürüyoruz davul-zurna, zil-çalpara eşliğinde,

Girdik Hicaz üzerinden yeni bir yol havasına."

-Bazı insanların çalımından yanına yaklaşılmıyor; ne dersin bu işe?

Hemen taşı gediğine koymuştu:

-"İnsan kamil oldu mu üstat mertebesinde,

Ona madde üstünde bir değer vereceksin.

Baktın, tavrı değişti, meclise gelmesinde,

"Çüş" deyip sırtına bir eğer vereceksin!"

-Ahmet abi, biliyorsun Atatürk, sanatın önemine işaret etmiş. Sence Türk

Milleti’nin sanata bakış açısı nasıldır?

Pat diye cevabı yapıştırmıştı:

-“Bilmez damdaki kemancı, Mehterin vurduğu marşı,

Susar, en coşkun yerinde, gösterişi ‘es’te yapar.

Öyle hassas bir milletiz ki, güzel sanatlara karşı;

Körlerimiz renkli resim, sağırımız beste yapar”

Soracaklarımız o kadar çoktu ki…

Ahmet abiyi daha fazla yormayalım, demiştik.

Aslına bakarsanız…

Üstat Ahmet Kaçar’la böyle bir söyleşi yapmamıştık.

Tamamen bizim kurgumuzdur.

Hoş, söyleşi yapsak bile, böyle cevaplar verir miydi, hiç sanmam!

Çünkü…

Ahmet abi, en güzel, en anlamlı dizelerin altına imzasını atmıştır atmasına da…

Birkaç dostuyla (ki, bunlar; Fikret Ak, Hayrettin Günay, Özcan Temel ve tabi ki

bendeniz) paylaşmasının dışında…

Yazdıklarının kimini bir dosyada toplamış, kimini çekmecesinde saklamış, kimi de

masasının üzerinde dağınık bir şekilde öylesine kalmıştır.

Siz deyin bin, ben diyeyim on bin…

Sayıları hesaba, kitaba sığmaz.

Ta ki birileri derleyip, toparlayıp kitap haline getirinceye kadar…

Bugüne kadar yayınlanan beş kitabı da bu şekilde meydana çıkmıştır.

Yani demem o ki…

Nüktedan, hazırcevap bir insan olan Şairimiz Ahmet Kaçar…

Sohbetlerinde daha çok, doğaçlama nükteler yapmayı, esprili cevaplar vermeyi severdi.

Geride binlerce şiir ve dörtlük…

Kayda geçmiş, geçmemiş sayısız nükte bırakarak…

Dönüşü olmayan çok uzun bir yolculuğa çıkan Ahmet Kaçar’ın

şu dörtlüğü, insan yaşamının bir özeti gibidir, adeta:

“Bitecek hiç ummadığın bir zamanda bu sonsuz düş,

Lakin bitmeyecek yıllar, kalanlar devam edecek.

Ne evvel ne son seferdir bu seraptan çöle dönüş,

Başka kervan, başka hanlar, yalanlar devam edecek.”

Ben de diyorum ki;

Lakin dünyaya bir Ahmet Kaçar daha gelmeyecek!

Evet, aynen dediği gibi…

Hayat kaldığı yerden devam ediyor.

Güneş yine doğudan doğuyor, batıdan batıyor.

Kervanlar, hanlar, yalanlar devam ediyor.

Başta siyasetçiler olmak üzere, insanlar hız kesmeden bir birlerini yiyor.

Oysa karıncayı bile incitmeyen Ahmet ağabey hep, güzellikleriyle anılacak.

Şairin;

“Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş!”dediği gibi…

Onu hep; şiirleriyle, şarkılarıyla, nükteleriyle, şakalarıyla, güler yüzüyle, tatlı diliyle, insancıl kişiliğiyle hatırlayacağız.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun!

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş