Saat 10.00’da Görele Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk heykeli önünde yapılacak olan “24 Kasım Öğretmenler Günü” kutlama töreni için; traşımı oldum, takım elbisemi giydim, kravatımı taktım, şemsiyemi aldım, şakır şakır yağan yağmura inat hem emekli bir eğitimci ve hem de İYİ Parti Görele İlçe Teşkilatı Başkan Vekili sıfatıyla biraz erkenden yola koyuldum.
Kahvehaneye gitme alışkanlığım olmadığından, tören vaktine kadar sığınacak bir yer aradım.
Baktım, Foto Fikret dükkanı kapatmış, bir yerlere gidiyor.
En iyisi, Haydar’ın dükkanına sığınmak:
-Selamünaleyküm Haydar (Bektaş)!
-Yandık, battık, öldük, bittik…
Haydar’ın kulağında telefon, bir yerlerle konuşuyor, bizi duyduğu yok.
Üsteliyorum:
-Haydar, selam verdik!
-Neee…Kaç oldu kaç?Uyh anam, 13’ü geçti mi? Yuh artık, resmen bittik!
-N’oldu Haydar? Niye bittin?
-Hocam sen miydin?
-Yok, ben değil Reyiz!
-Ah Hocam ah, bizim derdimiz de o ya…Bi sussa acuk nefes alacağız ama susmuyor ki! Aha dolar 13’ü de geçmiş. Yandık Hocam, öldük abi, bittik müdürüm! Geçen yıl torbasını 35’e sattığım kömür oldu 100…Yılbaşında 115 olan tüpgaz oldu, 200…
***
Ha, unutmadan bilmeyenler için tanıtayım.
Sevgili Haydar, bizim Görele’nin tanınmış, sevilen, sayılan, güler yüzlü tüpgaz ve kömür bayisidir de!..
“Haydar da yandıysa, gariban vatandaş ne yapsın”, diyeceğim demesine de…
Hemen aklıma Nazım’ın dizeleri takılıyor:
“…Ve bu dünyada bu zulüm senin sayende sayende
Ve açsak yorgunsak al kan içindeysek eğer
Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin kabahat senin kabahat senin
Demeye de dilim varmıyor ama
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim!”