Sezen Aksu'nun dünya görüşünden hiç hazzetmem.
Sosyal yaşantısı beni zerre kadar ilgilendirmez.
TSM ve THM aşığı olduğum için, müzik tarzından da pek fazla hoşlandığım söylenemez.
Şu birkaç gündür bazı kesimleri ayağa kaldıran şarkısının sözlerini okudum, tam bir edebiyat faciası!
Deyim yerindeyse, “Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!”
Müziğini ise hiç dinlemedim.
Dedim ya, TSM ve THM aşığı olduğum için, dinlemek için ayıracak zamanım yok.
Gelelim şarkının kızılca kıyamet kopartılan dizelerine:
“Selam söyleyin o cahil
Havva ile Adem’e”
Adem, üç semavi dinin de (İslamiyet, Hıristiyanlık ve Musevilik) kutsal saydığı ilk insan, ilk peygamber ve Havva da onun eşi.
Başta kitabımız Kur'an-ı Kerim olmak üzere, kutsal kitaplara göre; Allah'ın yasak ettiği bir meyveyi nefislerine yenik düşerek yemeleri üzerine cennetten kovulmuşlar.
Hikaye uzun olduğu için, ayrıntıya girmiyor, konumuza devam ediyorum.
Efendim, bazı kesimlere göre, şarkıdaki "cahil" sözcüğü" hakaret içeriyormuş!
Hakaret içeriyor mu, içermiyor mu bilemem ama şarkıda Adem ile Havva'nın adlarının geçmesi bence hiç şık olmamış.
Lakin ortada kızılca kıyamet koparacak kadar büyütülecek bir durum olduğunu da düşünmüyorum.
Yılların söz ustası, edebiyatı bizden daha güçlü TRT’nin ünlü spikerlerinden değerli hemşehrim (Görele-Terziali köyünden), kardeşim Harun Yöndem, bakınız sayfasında konuya ilişkin neler yazmış:
“Şarkıyı dinledim.
Dönüp sözlerine tekrar tekrar baktım.
Sezen'i savunmak bana düşer mi bilmem ama şarkının sözlerini başından sonuna kadar okuyan birinin Adem peygambere hakaret anlamı çıkarmayı nasıl başardığını anlayamadım.
Orada bir benzetme ile erkek ve kadın kast edilmiş.
Kafiye olarak oturmuyor, bir zorlama.
Ama hakaret çıkarımı yapıp ortalığı velveleye vermek daha bir zorlama.”
Altına aynen imzamı atıyor…
Sözü, çok bilinen o meşhur “Yeniçeri fıkrası”na bırakıyorum:
“Yeniçerinin biri, önüne ilk çıkan Yahudi’nin suratını Osmanlı tokadını patlatır.
Neye uğradığını şaşıran Yahudi vatandaşımız, “durup dururken ne vurursun be adam” der.
Yeniçeri, “Durup dururken olur mu” der:
-Siz Hz.İsa’yı çarmıha gerip öldürmüşsünüz!
“Ohooo…” der, Yahudi vatandaşımız:
-O, 1500 yıl önceydi!
“Olsun” demiş, yeniçeri:
-Ben şimdi duydum!”
***
Yahu bu şarkı yapılalı aradan koccaa 7 yıl geçmiş.
Madem ki tepki gösterecektiniz, şimdi mi aklınız başınıza geldi, a be aklı evveller?
Dini konularda madem ki bu kadar hassassınız…
*AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan, RTE için; “Allah’ın tüm vasıflarını
üstünde toplayan bir lider” derken…
*AKP eski milletvekili ve RTE’nin Başdanışmanı Oktay Saral; “Allah, Başbakanımızı (RTE) bizim başımıza nasip ettiği için her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir.”derken…
*AKP Bursa Milletvekili ve İçişleri eski Bakanı Efkan Ala; “ Peygamber hata yaptı, biz yapmadık.” Derken…
*AKP Çorum Milletvekili Murat Yıldırım; “Erdoğan ümmetin lideri” derken…
*AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin; “Erdoğan'a dokunmak bile ibadettir" derken
*AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser; "Erdoğan ikinci peygamberdir" derken…
*AKP Şanlıurfa Milletvekili M.Kasım Gülpınar; “AKP’ye oy verenden Allah hesap sormaz” derken…
*AKP Çorum Milletvekili Agâh Kafkas; “ Başbakan sözü peygamber sünneti.” derken...
* AKP Siirt Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr.Yasin Aktay; “Erdoğan’ı görünce salavat getiririz.” derken…
*Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın; “ İslami olarak cumhurbaşkanına itaat etmek farzı ayın’dır. Karşı gelmek de harpten kaçmak manasına gelir, haramdır.” derken…
*AKP’li Milli Eğitim ve Milli Savunma eski Bakanı İsmet Yılmaz, partisinin Sivas Belediye Başkan Adayı Hilmi Bilgin için; “Hilmi Bilgin’e desteğinizi bekliyorum. Hilmi Bilgin'e vereceğiniz destek, ruzi mahşerde (kıyamet günü) beraat belgeniz (kurtuluş) olacak." derken…
Neredeydiniz, a be dini bütün tosuncuklar?
Ha, sahi ya…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu güne kadar; “Hooop…ağır olun, kendinize gelin! Ben de herkes gibi Allah’ın bir kuluyum. Bana bu tür yaftalar yapıştırmanızı kesinlikle yasaklıyorum. Beni günahlarınıza ortak etmeyin!” diyerek bu müşriklere (Allah’a şirk koşanlara) ayar çektiğini hiç duydunuz mu?
Ya da çekti de, biz mi duymadık?
Eğer inancınızda çok samimi iseniz, önce iğneyi kendinize, sonra çuvaldızı Sezen’e batıracaksınız!
Yok öyle bedavadan dindarlık ayaklarına yatmak!
Sizden dindar değil, olsa olsa dinci (din taciri) olur!