Hikaye bu ya…
Vaktiyle padişahın biri, yeni vergiler koyduğunda veya mevcut vergileri artırdığında, maliye nazırına dönerek;
- Git bakalım, halkın arasına gir, vergilere alışıp alışmadıklarını yokla, demiş.
Emri alan maliye nazırı, gereğini yaptıktan sonra padişaha durumu şu iki cümle ile özetler:
- Padişahım, halkın suratından düşen bin parça. Lakin işlerine de devam ediyorlar.
Padişah, “hımm…” demiş:
“- Tamam, demek ki bir sorun yok. Alışırlar, alışırlar...
Bir süre sonra yine vergiler, yine maliye nazırına talimat.
Bu defa rapor biraz daha uzundur:
- Padişahım, bu kez suratları çok asık. Herkes burnundan soluyor. Ağzımı açsam, neredeyse bana saldıracaklar. Yani demem o ki, durum biraz daha vahim. Galiba bu kez vergilerin ucunu fazla kaçırdık!
Padişah, kayıtsız bir şekilde:
“- Yok yok, hemen panikleme öyle! Önemli bir şey gözükmüyor. Alışırlar, alışırlar...”
Vergi artırmalar, halkın nabzını yoklamalar bir süre daha bu şekilde devam eder.
Lakin son vergilerin miktarı yüzde ellileri, yüzde yüzleri geçince, gördüğü manzara karşısında maliye bakanı adeta küçük dilini yutar.
Sonra gider, padişaha raporunu sunar:
“- Padişahım hiç sormayın. Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Kafam iyice karıştı.”
Padişah, maliye bakanına gürler:
-Bre, ne geveleyip durursun be adam!Sadede gel, sadede!
Maliye nazırı:
“-Halk çılgıncasına Ege’de zeybek, Ankara’da misket, Erzurum’da bar, İstanbul’da çiftetelli oynuyor, doğuda halay çekiyor, Karadeniz’de horan tepiyor…
“Aman" demiş padişah:
“-Eğer halk ülkenin dört bir yanında oynamaya başladıysa bu, hiçbir şeyi umursamadığının, oynatmaya az kaldığının bir göstergesidir.
Hemen vergileri bir miktar indirelim, yoksa halimiz dumandır!
***
Not: Anonim olan işbu fıkrayı biraz üslubumuza uyarlayarak köşemize aldık.
Hiçbir kişi, kurum ve kuruluşla ilgisi olmadığını arz ederim. (S.Ç.)