“Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmenin” adı…
“Nasıl geçirdik!”, “Nasıl koyduk!”, “Şiştiniz mi!” oldu!
Konuya ilişkin şöyle bir fikir jimnastiği yapmaya ne dersiniz?
Efendim Dolar, daha bir ay öncesine kadar 9.5 TL seviyelerinde miydi?
Evet, öyleydi!
Peki, sonra ne oldu?
Reis, meşhur; “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” konuşması için ağzını açıp,kapayıncaya kadar…
Hurraaa…
Psikolojik eşik dediğimiz 10 TL barajını yıkarak, 14’lere, 15’lere doğru uçuşa geçti mi?
Geçti!
E, haliyle ne oldu?
Başta petrol ürünleri olmak üzere iğneden ipliğe zam sağanağı başladı.
Torbası 35 TL olan kömür 90 TL’ye, 5 litresi 70 TL olan çiçek yağı 120 TL’ye, 145 TL olan Tüpgaz 130 TL’ye fırladı mı?
Fırladı!
Bunun sonucu olarak ekmek ve akaryakıt kuyrukları başladı.
Marketlerde bazı temel ihtiyaç maddelerine kısıtlama getirildi.
Yandık, öldük, bittik feryad-ı figanları arş-ı alaya yükseldi.
Tam, “Bu da geçer ya hu!” demeye hazırlanıyorduk ki…
Önceki gün Dolar birden bire 19-20’lere dayanmasın mı?
Sonra ne olduysa oldu…
Çok geçmeden birkaç saatin içinde ateşi söndürülerek yeniden bir önceki rakamlara, yani 13 eşiğine çekildi.
Çekildi de ne oldu?
Buna amiyane tabirle;
“Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek” denir!
Yani daha bir ay kadar önce 9.5 TL eşiğinde olan Dolar unutuldu, 13 TL civarında kalmasına şükredilir oldu.
E, haliyle bazı embesillere de malzeme çıktı:
“Nasıl geçirdik!”, “Nasıl koyduk!”, “Şiştiniz mi!”
Peki embesil kardeşim, öyle diyorsun da…
Yağı, kömürü, tüpgazı, ekmeği, temizlik malzemelerini, eti, sütü…
Tekrar bir ay önceki fiyatlarından alabiliyor musun, ondan haber ver bana!
Yok öyle kuru kuruya “Reyiscilik” oynamak!
Birileri bıçağı böğrüne 20 santim kadar saplamış, sonra da 5-6 santim geri çekmiş…
Utanmadan, sıkılmadan katiline bir teşekkür etmediğin kalmış, hala konuşuyorsun.
Sana söyleyecek laf bulamadığım için...
Bir kenara çekilip, sözü büyük usta Nazım’a bırakayım en iyisi:
“Akrep Gibisin Kardeşim,
korkak Bir Karanlık İçindesin Akrep Gibi.
serçe Gibisin Kardeşim,
serçenin Telaşı İçindesin.
midye Gibisin Kardeşim,
midye Gibi Kapalı, Rahat.
ve Sönmüş Bir Yanardağ Ağzı Gibi Korkunçsun, Kardeşim.
bir Değil,
beş Değil,
yüz Milyonlarlasın Maalesef.
koyun Gibisin Kardeşim,
gocuklu Celep Kaldırınca Sopasını
sürüye Katılıverirsin Hemen
ve âdeta Mağrur, Koşarsın Salhaneye.
dünyanın En Tuhaf Mahlukusun Yani,
hani Şu Derya İçre Olup
deryayı Bilmiyen Balıktan Da Tuhaf.
ve Bu Dünyada, Bu Zulüm
senin Sayende.
ve Açsak, Yorgunsak, Alkan İçindeysek Eğer
ve Hâlâ Şarabımızı Vermek İçin Üzüm Gibi Eziliyorsak
kabahat Senin,
— Demeğe De Dilim Varmıyor Ama —
kabahatın Çoğu Senin, Canım Kardeşim!”