Kasabanın mahallerinden en yokuş yolu olan mahallerden birinde yaşamanın şanssızlığını yaşasak da,o meşhur değirmen başı yokuşunu yürümek bize oyun gelirdi.O dik yokuşun hemen eteğinde dereye komşu köy değirmenin bentlerinden inerek değirmenin çarklarını çevirip gök gürler gibi değirmen taşlarının birbirine sürtünmelerinin sesi çarklardan savrulan suların sesi bir birine karışır Gök gürültüsü,rüzgar,yağmur olur tekneye savrulan un,değirmencinin düşük omuzlarından asılan yorgunluk değirmenle derenin birleştiği yerde harmanlanırdı. Biz her sabah her akşam bu uğraşın içinde sabah evimizden çıkar akşam küçük evimize giderdik.Küçük evimizin küçük odalarında,küçük pencerlerinden mahalleye bakar,bazen baharı,bazen yazı,bazen lapa lapa yağan karı seyrederdik.Annem ufacık kabuk sobasını tutuşturunca ufacık odamızda ısınır kediler gibi kalın minderlerin üzerinde uykuya dalardık.Geceleri karanlık olurdu odalarımız.Işık damla damla yanar,Korkmuış gibi titrerdi.Kulaklarımıza karşı ki ormanlardan çakal ulumaları gelir,Baykuşlar derinden derinden öterdi. Gece bitsin gün doğsun diye dua ederdik.Küçük evimiz ışısın kapısı açılsın bal toplamaya çıkan arılar gibi bizde bilgi yuvaları okullarımıza koşalım isterdik.Sabah şafak sökerken bir kadın kalkardı.Evimizin yüz metre uzağında ki çeşmeden suyunu alır,Önce ineğin yalını kotarır,kümesteki tavukları salar bir kaç avuç mısır saçardı önlerine.Eteğinin altında bir maşaba süt ile içeri girer,küçük evin ocağını tutuşturup dışı isten kapkara tencereye sütü süzdürür kaynatırdı.Ocaktan mis gibi süt kokusu küçük evimizin her yerine dağılırdı.Bardak bardak içerdik.Sonra koşar okula kadar koşardık.Biz okulda annem evde uğraşırdı.Akşam eve geldiğimizde küçük evin küçük odalarında mutluluktan uçardık. Saatlerce sohbet ederdik annem çok masal bilirdi anlatır anlatırdı.Devler,krallar,kel oğlanlar girer çıkardı küçük evimize her akşam.Babam geç gelirdi eve.Arıza yapan arabaları tamir etmeye gittiği geceler hiç gelmezdi.Hayat sevginin gölgesinde bizlerle büyürdü.Her gün farklı dünyalar sererdi önümüze hayat.Annemin süzmeden çökeliğini çalan kargalardan nefret etsek de akşamları karşıdaki ormanın kestane ağaçlarına konan karga sürülerini seyrederken Çökeliği unutur iyi ki kargalar var deyip kargaları hayran hayran seyrederdik.Ufacık evin ufacık camlarından dünyayı seyrelemek çok çok zevkliydi.Sokaklardan kimseler geçmese de.Dünyamız evimiz gibi ufacık olsa da....Sevgi ve saygılarımla. M.Yayla-Görele
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa YAYLA
Yazı Detayı
Bu yazı 251+ kez okundu.
KÜÇÜK EV
Kasabanın mahallerinden en yokuş yolu olan mahallerden birinde yaşamanın şanssızlığını yaşasak da,o meşhur değirmen başı yokuşunu yürümek bize oyun gelirdi.O dik yokuşun hemen eteğinde dereye komşu köy değirmenin bentlerinden inerek değirmenin çarklarını çevirip gök gürler gibi değirmen taşlarının birbirine sürtünmelerinin sesi çarklardan savrulan suların sesi bir birine karışır Gök gürültüsü,rüzgar,yağmur olur tekneye savrulan un,değirmencinin düşük omuzlarından asılan yorgunluk değirmenle derenin birleştiği yerde harmanlanırdı. Biz her sabah her akşam bu uğraşın içinde sabah evimizden çıkar akşam küçük evimize giderdik.Küçük evimizin küçük odalarında,küçük pencerlerinden mahalleye bakar,bazen baharı,bazen yazı,bazen lapa lapa yağan karı seyrederdik.Annem ufacık kabuk sobasını tutuşturunca ufacık odamızda ısınır kediler gibi kalın minderlerin üzerinde uykuya dalardık.Geceleri karanlık olurdu odalarımız.Işık damla damla yanar,Korkmuış gibi titrerdi.Kulaklarımıza karşı ki ormanlardan çakal ulumaları gelir,Baykuşlar derinden derinden öterdi. Gece bitsin gün doğsun diye dua ederdik.Küçük evimiz ışısın kapısı açılsın bal toplamaya çıkan arılar gibi bizde bilgi yuvaları okullarımıza koşalım isterdik.Sabah şafak sökerken bir kadın kalkardı.Evimizin yüz metre uzağında ki çeşmeden suyunu alır,Önce ineğin yalını kotarır,kümesteki tavukları salar bir kaç avuç mısır saçardı önlerine.Eteğinin altında bir maşaba süt ile içeri girer,küçük evin ocağını tutuşturup dışı isten kapkara tencereye sütü süzdürür kaynatırdı.Ocaktan mis gibi süt kokusu küçük evimizin her yerine dağılırdı.Bardak bardak içerdik.Sonra koşar okula kadar koşardık.Biz okulda annem evde uğraşırdı.Akşam eve geldiğimizde küçük evin küçük odalarında mutluluktan uçardık. Saatlerce sohbet ederdik annem çok masal bilirdi anlatır anlatırdı.Devler,krallar,kel oğlanlar girer çıkardı küçük evimize her akşam.Babam geç gelirdi eve.Arıza yapan arabaları tamir etmeye gittiği geceler hiç gelmezdi.Hayat sevginin gölgesinde bizlerle büyürdü.Her gün farklı dünyalar sererdi önümüze hayat.Annemin süzmeden çökeliğini çalan kargalardan nefret etsek de akşamları karşıdaki ormanın kestane ağaçlarına konan karga sürülerini seyrederken Çökeliği unutur iyi ki kargalar var deyip kargaları hayran hayran seyrederdik.Ufacık evin ufacık camlarından dünyayı seyrelemek çok çok zevkliydi.Sokaklardan kimseler geçmese de.Dünyamız evimiz gibi ufacık olsa da....Sevgi ve saygılarımla. M.Yayla-Görele
Ekleme
Tarihi: 11 Aralık 2021 - Cumartesi
KÜÇÜK EV
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.