Yarı açık,yarı kapalı kapı gibi bir gün daha ekimden akıp geçti.durmuyor zaman sabah olmaya görsün akşama,akşamlar olmaya görsün sabaha ulaşmak için can atıyor.Yapraklar daha dün dallarda yemyeşil olan yapraklar ihtiyarlamış.Çal düşmüş yeşiline sararmış.Bir ağaçta bin bir renkte yaprak var. Ağaç kocaman gövdesi ile engel olamıyor bu döngüye.Yağmur yağsa da,güneş açsa da yapraklar karar almışlar,birer,ikişer terk etmemeye başlamış koca ağacı.Çok değil daha altı ay önce doğmuşlardı.Rüzgarla oynamışlar,yağmurda ıslanmışlardı.Kısacık ömürlerinde On beş gün ya var ya yok çiçeklerle tanışmışlardı.Çiçekler meyveye dönüşürken günden güne ağırlaşan dallardan toprağa uzanmışlar ne yazık ki toprağa ulaşamamanın burukluğu ile savrulmuşlardı.Çiçeği,meyveyi uğurlayan yaprak sıranın kendisine geldiğini rüzgarda pervane gibi döne döne uçarken anlamış olsalar da geri dönüşlerinin olmadığını bilerek korkudan sapsarı olmuşlar yok olmanın kaygısına düşmüşler,çırpınıyorlar,çırpınıyorlar.Ağaç hala dik ve heybetli dursa da kabuklarından sızan sular göz yaşına benzeyen bir tavırla akıyordu.Hayata ne güzel benziyordu bu seyir.Hayatta bir kalp gibi bir aşağı bir yukarı atmıyor mu.? Zikzaklar yaşamaktır.Yaşamanın olmazsa olmazıdır.Düz bir çizgi Yok oluştur.Öyle ise yaprakların açıp dökülmesi,Çiçeklerin bir haftalık ömürleri.Kelebeklerin bir gün yaşamak için çırpınması,İnsan denen faninin tüm bunları bilip aldırmaması.Kırması dökmesi.Kendi içine hapis olmuş hırsların esiri olup hayatı zehir etmesi.Ağaçlar her yıl yenilense de.İnsanın sonbaharı bir keredir.
İnsan o sonbaharın hangi sonbahar olduğunu bilmeden yaşar.Ağaçta düşen yaprağın nereye gideceğini bilmediği gibi....! İyi pazarlar can dostlarım. Yarın beklediğimiz neşe dolu gün olsun dileklerimle...Hepinize saygılar... M.Yayla-Görele