Zaman zaman dostlar bana sorar:
-“Hocam, bu kadar konuyu nerden bulup, yazıyorsunuz?”
El-cevap:
“Varsa olay, yazması kolay!”
Dilerseniz, bir öykü anlatayım.
Eskiden, Türk Basını’nın kalbi, Cağaloğlu’ndaki Bab-ı Ali’de atardı.
Gazeteciliğe heveslenen gencin biri, Bab-ı Ali’deki ulusal gazetelerden birinin (Hürriyet, Milliyet ya da başkası olabilir) kapısına dayanır, çıkar haber müdürünün odasına.
Kendini tanıttıktan sonra “Efendim” der:
-“Ben gazeteci olmak istiyorum!”
İkna olan müdür, “Hadi hayırlı olsun, işe alındın”, der.
Bizim gazeteci adayı, sevinç ve mutlulukla, kapısında “Haber Merkezi” yazan odalardan birine girer.
İçeride kimse yoktur.
Uygun gördüğü masalardan birine oturur, sol elini yumruk yaparak çenesine dayar, başlar düşünmeye.
Önünde de koca bir daktilo vardır.
Daktilo ona bakar, o daktiloya…
Birkaç saat bu şekilde geçer.
İşe alan müdür onu çoktan unutmuştur bile.
Saatlerce oturmaktan canı sıkılan çaylak muhabir, yeniden haber müdürünün karşısına çıkar ve “efendim” der:
-“Yazmak için konu bulamıyorum, bana ne emredersiniz?”
“Bak evladım” der, haber müdürü:
-“Konu sana gelmez, sen konuyu arayıp bulacaksın.”
Daha sonra pencereden dışarısını gösterip, gence sorar:
-“Şu yokuşu görüyor musun?”
-“Evet, efendim görüyorum.”
-“Hah işte, bu yokuşa Cağaloğlu Yokuşu derler. Ucu Sirkeci’den başlar, Divanyolu’nda sona erer. Sen Sirkeci’ye kadar şöyle bir uzan, tekrar geri dön.
Peşinden de “ama” der, ekler:
-“Sağını, solunu dikkatle kolaçan ederek, olmaz mı?..”
Genç muhabir, bir saat sonra geri döner, müdürün karşısına çıkar. Tuttuğu notları gururla müdürüne göstererek, “efendim” der:
-“Şurada şu dikkatimi çekti, hemen not aldım. Falan yerde şöyle bir enstantane yakaladım, onu da not aldım, ayrıca fotoğrafını da çektim. Filan yerde de…”
Yani anlayacağınız, bir saatlik süre içinde en az üç haberlik konu bulmuştur.
Genç muhabiri tepeden tırnağa şöyle bir süzen müdür, “Aferin oğlum” der:
-“Gazetecilik işte budur!
Sen konuları, haberleri ayağına beklemeyecek; yaz-kış, yağmur-çamur, fırtına-bora demeyip bizzat onun ayağına gideceksin!”
Evet, gazetecilik, yazarlık işte böyle bir şey!
Bilmem anlatabildim mi?
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” tüm basın emekçilerine kutlu olsun!