Japonlar, iş yerlerinde verimi artırmak amacıyla "ayakta uyuma kabini" icat etmiş.
Ohooo...o da bir şey mi?
Bizde, sümüklü bir zırcahil "birilerini" yıllarca ayakta uyuttu...
Bazıları ancak 15 Temmuz'da uyanırken...
Bazıları da hala uyumaya devam ediyor!
HELP, HELP!..GLUP...GLUP!..TÜRK'ÜM, TÜRK'ÜM!..
Fıkra bu ya…
Ankara’nın hatta Balgat’ın dışına pek nadir olarak çıkan o meşhur ‘Bilge’nin yolu her nasılsa bir gün Londra’ya düşer.
Kruvaze takım elbisesi , beyaz gömleği ve kravatıyla Times ırmağı boyunca yürüyüş yaparken, boğuk bir sesle irkilir:
-Help, help!.. (imdat, imdat) glup…glup!..
Kafasını dönüp bakar ki, bir insan ırmağa düşmüş imdat istiyor.
Seslenir:
-Hangi millettensin?
Kazazede bata, çıka güçlükle cevap verir:
“-Türk’üm, Türk’üm, glup!”
Bu laftan çok hoşlanan ‘Bilge’, hançeresini yırtarcasına bağırır:
-Ne mutlu Türk’üm diyene!
Sonrası mı?
Yürüyüş programını bozmadan yoluna devam eder!
MUTLU OLMAK BENİM DE HAKKIM!
Yarın sabahleyin bayiden TAKVİM gazetesi almaya…
Öğle, gözüme pembe gözlük takmaya…
İkindi, yarısı dolu bir bardağa bakmaya…
Akşam da, A Haber’in karşısına oturmaya…
Karar verdim!
Ne o, şaşırdınız mı?
Şaşırmayın, şaşırmayın.
Mutlu olmak benim de hakkım!