Karadeniz Omurilik Felçliler Derneği olarak düzenlediğimiz Samsun gezimizde Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Karadeniz’in hırçın dalgalarına inat, mağrur edasıyla, hiç taviz vermeden ilerleyen koca bir milleti yanına almayı planlayarak vardığı Bandırma Vapuru’nu uzaktan da olsa görmeden gelmek olmazdı bence!...
Samsun'a girişte bulunan, Bandırma vapurunun yanında yazılı olan bu güzel söz, beni her zaman etkilemiştir. Bugün, bu topraklar üzerinde yaşıyor ve nefes alıyorsak eğer, toprağın kara bağrında yatan, isimleri dahi belli olmayan şehitlerimiz sayesindedir. Gün geçmiyor ki, bu listeye yeni isimler eklenmesin.
Şehitler ölmez, vatan bölünmez, diyoruz. Üç dört gün sonra da her şeyi unutup gidiyoruz. Ta ki yeni şehit haberleri gelene kadar…
Düşünün bir, ”Havalar soğuk, kalın giyin, üşüme” dediği, Nişanlı bir kızın “Seni çok özledim “dediği, Bir asker eşinin “Baba dedi “diyerek eşine bebeğinin sesini dinlettiği, BAĞ-KUR maaşı alan bir babanın “Paran Var mı? Oğlum dedikleri gencecik fidanların şehit düştüğü ülkemizde, bizler şehit haberlerini değil kim k,iminle nerde neler yapmış onları konuşuyoruz.
Önümüzdeki aylarda Ramazan-ı Şerif ve Ramazan Bayramı geliyor. Mezarlıklarımız, içi kan ağlayan şehit analarıyla dolup taşacak. Yine ağıtlar yakılacak,
Gözyaşları sel olacak…
Bayram gelmiş neyime, anam anam garibem,
Kan damlar yüreğime, anam anam garibem, diye dertli mi dertli türkülerle hüzünleneceğiz…
Sonra vatan şairi Mehmet Akif'in,
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı.
Düşün, altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı .
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı…
dizeleriyle yeniden kendimize geleceğiz. Çok acılar yaşadığımız şu günlerde , acılarımızın son bulması, birlik beraberliğimizin daim olması dileklerimle, şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve ulusumuza başsağlığı dilerim.