Bir umut için söylenen bu acı söz...İnsanın içini acıtıyor? Umutla bir cana ulaşmak bir ses duymak... Bu cümleyi hiçbir zaman sevemedik; galiba sevmemeye de devam edeceğiz. Çünkü aklımıza getirdiği yegâne şey deprem; en sevimsiz adıyla zelzele.. Bazı acılar vardır, asla unutamayız, hafızamızın adeta yer etmiştir.
Tıpkı 17 Ağustos 1999 saat:03.02’de yaşanan deprem 45 saniyede binlerce can aldı. Türkiye'nin, "Deprem öldürmez, bina öldürür" sözünü en acı tecrübe ettiği gündür 17 Ağustos 1999.. Deprem riski taşıyan ülkemizde, bir daha böyle acıların yaşanmaması için önlemlerin alınması şart aslında…
Daha dün gibi hatırladığımız 17 Ağustos depreminde ne yitirilen canları geri getirmeye, ne de yaşanılan acıları unutturmaya yetti aradan geçen 24 yılda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde geçtiğimiz gün ardı ardına meydana gelen 2 deprem sonrasında SESİMİ DUYAN VAR MI? Kelimesinden başka bir şey değişmemiş aslında!... Güneydoğu Anadolu Bölgesinde geçtiğimiz gün ardı ardına meydana gelen 2 depremde İyi geceler diye öptüğünüz anneniz babanız, görüşürüz dediğiniz arkadaşınız, seni seviyorum dediğiniz sevgiliniz, eşiniz bir gece ansızın yok oluyor. Sesimizi duyuramadıklarımızı Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kaybettiklerimizi ve Büyük kayıplar yaşadığımız 17 Ağustos Marmara Depremi’nde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Depreme Hazır Mıyız? Cevap koca bir HAYIR galiba… Allah ülkemizi ve milletimizi tüm afetlerden korusun…
DEPREM DEĞİL BİNALAR ÖLDÜRÜYOR
Ülkemiz büyük fay hatları nedeniyle deprem riski ile her an karşı karşıya. Uzmanların söylediği gibi "deprem değil, binalar öldürüyor" Ülkemizde yasal düzenlemeler olsa da bunun yeterli olmadığını ortaya koydu Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki bu deprem… Umarız bu depremlerde bazı kötü niyetli müteahhitler yasaları çiğnemek için illa bir yol buluyor. Umuyorum en ağır cezaları alırlar. Depreme Hazır Mıyız? Devletin ilgili kurumları ile yerel yönetimlerin bu konuda çok sıkı çalışması, sıkı denetim yapması, göz açtırmaması gerekiyor. Çünkü can gidince geri gelmiyor ve hiçbir şey candan kıymetli değil. Depremden zarar gören yine vatandaş oluyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu yüzden başta vatandaşlar binalarının güvenli olup olmadığı yönünde sorgulama yapmalı. DASK HER YIL YENİLENMELİ Dikkat edilecek en önemli konulardan birisi deprem sigortası. DASK'ın sadece banka kredisi kullanılan binalar için değil tüm binalar için zorunlu tutulması sağlanmalıdır. İlaveten mülkün tamamının teminat altına alınması için konut paket sigortası yaptırılması önemlidir. Her yıl düzenli olarak DASK yenilenmeli. Vatandaşlar kentsel dönüşüme pek yanaşmak istemiyor. Çünkü her ne kadar birtakım destekler sağlansa da müteahhitlerin maliyetler için para istemesi, maddi gücü olmayan insanlar için caydırıcı oluyor. Bu da riskli binalarda oturmayı getiriyor. İşte bu noktada her iki tarafın mağduriyetini önleyici yeni bir formül bulunabilir. Zaten depremin yıkımlarının devlete verdiği maddi zararı düşündüğümüzde yeni bir formülün bulunması gerekliliktir. Öte yandan uzmanlar bina yapımında "inşaat mühendisleri, mimarlar, jeoloji mühendisleri, jeofizik mühendisleri ve şehir planlamacılarının" ortak çalışması gerektiğini, yasal olarak birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Bu ortak çalışmalarla depreme dayanıklı binalar yapılacağı belirtiliyor. Deprem ülkemizin en önemli gerçeği, yeni felaketlerin önüne geçmek için ivedi tedbirler alınması şart. Sadece devletin değil herkesin duyarlı ve bilinçli olması gerekiyor. Deprem gerçek, hayat devam edecek... Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Allah ülkemizi ve milletimizi tüm afetlerden korusun…