Fındık bahçelerinde, düğünlerde konaklarda Mehmet de yanık türküler söylemiştir. Mehmet Kahveci'nin sesi uzun havalara yakışırdı. İçten söylerdi uzun havaları:
Aman öksüz oğlan da der ki
Bül-bül-leeer öt-meeeeeez...
Fındık bahçelerinde çarıkların giyildiği, keten gömleklerin, uç kurlu donların... yıllardan günümüze plak, radyo, kaset... iletişimiyle ne çok türküler, şarkılar girdi fındık bahçelerine... 1960 sonrasında "arabeskler", "İngilizce şarkılar" da söylendi...
Halamın oğlu Halil Günay o yıllarda Orhan Gencebay'ın tüm şarkılarını Güni'ye, Perttekköyü'ne taşıdı...
Yılmaz... SEFA KAÇAR... İlkokulu bitirince Samsun Maarif Kolejini kazandı. Mandolinden gitara geçti. İngilizcesini geliştirdi. Harmanda, Çitgötünde, Tepe'de dutların, ıhlamurun altında, Kiseyanı'nda, Hizemköyü'nde İngilizce şarkılar söyledi. O yılların küresel şarkıcılarından...
Mehmet. Mehmet Kaçar. Onunla yaştaşız. Sefa Kaçar, bir yaş küçüğümüz. Birlikte yazıldık ilkokula Mehmet'le. Ben annamla gitmiştim, o da babası Halil amcayla gelmişti. 1'di Mehmet'in numarası, benimki de iki... Mehmet'le, Sefa'yla dergi, gazete, kitap, müzik ortaklığımız var. Arkadaşlığımız, koldaşlığımız çok ileri. Kayın, enişte yakınlığımız var.. Çocukluğumuzdan beri kopmadık birbirimizden... İnek yaydığımız; derelerde, denizde yüzdüğümüz; top oynadığımız, türküler çağırdığımız, fındık bahçelerinde türküler çağırdığımız günlerden, yıllardan beri...
Mehmet de türküler,şarkılar söyledi fındık bahçelerinde... Hizemköyü'nde, Tepe'de üveyik, sarısandal beklerken. İnek yayarken. Fındık. Fındık toplarken. Harmanda "sayfanda" otururken... Cem Karaca'dan, Barış Manço'dan... Görele Lisesinde arkadaşlar "Barış Manço" derlerdi Mehmet'e.
Ellerimde Büyüttüğüm
Solar iken dirilttiğim
Çiçeğimi kopardın sen
Ellere verdin
Dağlar dağlar
Kurban olam
Yol ver geçem
Sevdiğimi
Son bir olsun
Yakından görem
Kuşlar uçmaz güller soldu
Yüce dağlar duman oldu
Belli ki gittiğin yerden
Kara haber var
Dağlar dağlar
Kurban olam...
Çok güzeldi sesi Mehmet'in. Çok iyi kullanırdı sesini. Boşuna değildi Barış Manço demeleri.
Bunlar da söylendi fındık bahçelerimizde. Yıllar yılı. Türküler, türküler söylendi.
Yirimiz, şiirimiz, "küy"ümüz, öykümüz, romanımız... Günümüzde. Türküler söylenmiyor fındık bahçelerinde. İşler sessizce görülüyor, fındıklar sessizce toplanıyor. Suskun. Suskunca...
O günlerin, o güzel türkülerin tanıkları da azalıyor. Ortaçay'daki, Konakdüzü'ndeki çınarlar gitti. Köyümüzdeki dutlar, üzümler, fırmalar, armutlar, cevizler, gökyüzüne değen kirazlar gitti. İncirler. Tümü gitti incirlerin. Sarısandal uğramadan geçiyor fındık bahçelerimize...
Tepe'deki akasya, ıhlamur, Kacaru çeşmesi, Ömür Çeşmesi, Deliklitaş, kemer köprü, Çaykara, Yılanlık, kıyısını yok ettiğimiz denizimiz... kaldı türkülerin tanığı.. Yarısı yola giden Kabataş, Camiyanı'ndaki kimbilir kaç yüzyıllık Çınar...