Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Serdar Kara
Köşe Yazarı
Serdar Kara
 

Hayat Kısa !!!...

Bazen hayat sadece elindekileri değil .. İçindekileri bile alır senden .! ve ait olmadığını hissettiğin mekanları , ve insanları çekmek zorunda bırakır seni ..! Çekip gitmek , bırakıp gitmek istersin .. Ama öyle düğümlenmiş , ve kalındır ki bağların .. "Mecburiyet" der , "Hayat şartları" der çekersin .. ve vazgeçtiklerin arasına ;. .Önce kendini eklersin. Bizler o kadar dalıyoruz ki gündelik hayatın derinliklerine… Unutup gidiyoruz arkadaşlığı, dostluğu, sevmeyi ve sevilmeyi bazen… Çılgın bir tempoda oradan oraya koştururken ne yazık ki sevdiklerimizi ihmal edebiliyoruz. ‘Yarın ararım’, ‘Gelecek hafta giderim’ gibi bahanelerin arkasına sığınıyoruz. Sabah oldu, öğlen oldu, akşam oldu bu sıradanlık bazen öyle ruhsuz bir hal alıyor ki, ne nefes aldığımız havadan, ne işittiğimiz bir kuşun sesinden, ne yediğimiz bir şeyin dilde yaratığı o zevk duygusundan, ne gittiğimiz yeni bir yerden, ne izlediğimiz yeni bir filmin tam olarak tadına vararak haz duyamıyoruz. Bunu da tükettik, bu da bitti, sıradaki! Tüketiyoruz… Para, pul bir yana asıl hazinenin sevgi olduğunu unutuyoruz. Oysa öyle olmamalı, Sevdiklerimize daha çok vakit ayıralım mesela… Kral sofrasındaymış gibi oturmalıyız tüm yemeklerimize, acele etmeden, tadına vararak, araya dost konuşmaları katarak, bazen bir müziğe kapılarak… Hızla okumamalı gazete yapraklarını, hemen ne olmuş, ne bitmiş yutup, bitirilmemeli. Şöyle misler kokulu bir kahve hazırlanmalı önce, sonra gazeteyi katlayarak, kahvemizin kokusunu içimize çekerek, ara sıra camdan dışarı bir seyir atarak, sonra yine okumaya devam ederek… Başımız önde yürümemeli caddeden yukarı, yeni açılan mekânları keşfetmeli, el ele tutuşup sarılan iki sevgilide anılar hafif bir tebessümle tazelenmeli, bazen hiç tanımadığımız birini gülümseyerek merhaba demeli… Bir kedi gibi güneşte gerinmeli ve an iliklerimize kadar ısınırken, hiçbir şey düşünmemenin ve hiçbir şeyi umursamamanın tadına varmalı. Bunun kendimize de iyi geleceğini unutmayalım. Hiçbir şeyi ertelemeyelim! Hayat kısa. Bir sabah uyandığımızda annemizi, babamızı, sevdiğimizi, küs olduğumuz arkadaşımızı hatta kedimizi, köpeğimizi bile bulamayabiliriz. Hayat kısa, seviyorsanız söyleyin ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın! ''Sen, hiç sevdiğin birinin sesini unuttun mu?'' Derin düşününce unutmanın ne kadar korkunç bir şey olduğunu izah edemiyorum. Ülke olarak zor günler geçirdiğimiz şu günlerde küçük dünyamıza kapılıp sevdiklerimizi unutuyoruz… İnsanları hele hele bizim için değerli olan sevdiklerimizi aile büyüklerimizi bir “Merhaba” demek için de olsa arayalım… Farkına vararak yaşamalı hayatı. Örneğin kaçımız bir “ölmeden önce yapmam gerekenler” listesi hazırladı veya böyle bir liste hazırlamak kaçımızın aklından geçti? İsteklerimiz hep aklımızda orada burada uçuşup duruyor ve artık onları yerçekimsiz ortamdan kurtarıp bir listeye sokma ve somutlaştırma zamanı gelmiştir bence. Böylece görsellikle desteklenen listemize sık sık yaptığımız ziyaretler hayatımıza bir geniş görüşlülük, anlam, heyecan ve isteklendirme katacaktır şüphesiz. Mesela listenize eğer “mavi tur ” diye bir madde eklemişseniz, hiçbir şey buna ulaşmaktaki mutluluğu veremez artık size. Her gerçekleştirdiğiniz maddenin yanına işaret koymakla artık siz de, gittikçe sıradanlaşmaya başlayan toplumsal hayattan koşarak uzaklaşır. Yepyeni bir hayat bağı kurmuş olursunuz yaşamınıza… Unutmayalım ki bu güneş, bu ağaçlar, bu güzel hayat, bu çocuk cıvıltıları bizim için de bitecek… Sevdiklerimize sevdiğimizi göstermek için çok geç olmadan arayalım, onlara yalnızlıklarını hissettirmeyelim, onların hayır dualarını alalım… Sevdiklerinizin sesini duymak bir dokunuşa bakar. Yani hiç de eskisi gibi uzak değil, çok yakınınızda hatta o kadar yakın ki sol yanımızda. Cebimiz de, elimiz de her an. Sevdiklerimizi arayalım araya zamanı sokmayalım, zaman öyle çabuk geçiyor ki, telafisi mümkün değil. Ne demiş şair ''Bir ses , bir nefes yeter bana'' Sevdiklerinizin, değer verdiklerinizin sesini duyun ,Duyun ve hafızalarınıza kazıyalım… Kısacası bazen hayatımızda bazı şeyler taşınmaz hale gelir. Hep kendimize zaman ayırmayalım etrafımızdakilere de ayıralım. Ne olursa olsun bizi sevenlere bir fincan kahve için ayıracak zaman yaratın… Birbirimize seversek, sayarsak, değer verdiğimiz her insanın bize bakışının değiştiğini göreceğiz…
Ekleme Tarihi: 14 Mart 2022 - Pazartesi

Hayat Kısa !!!...

Bazen hayat sadece elindekileri değil ..

İçindekileri bile alır senden .!

ve ait olmadığını hissettiğin mekanları ,

ve insanları çekmek zorunda bırakır seni ..!

Çekip gitmek ,

bırakıp gitmek istersin ..

Ama öyle düğümlenmiş ,

ve kalındır ki bağların ..

"Mecburiyet" der ,

"Hayat şartları" der çekersin ..

ve vazgeçtiklerin arasına ;.

.Önce kendini eklersin.

Bizler o kadar dalıyoruz ki gündelik hayatın derinliklerine… Unutup gidiyoruz arkadaşlığı, dostluğu, sevmeyi ve sevilmeyi bazen… Çılgın bir tempoda oradan oraya koştururken ne yazık ki sevdiklerimizi ihmal edebiliyoruz. ‘Yarın ararım’, ‘Gelecek hafta giderim’ gibi bahanelerin arkasına sığınıyoruz.

Sabah oldu, öğlen oldu, akşam oldu bu sıradanlık bazen öyle ruhsuz bir hal alıyor ki, ne nefes aldığımız havadan, ne işittiğimiz bir kuşun sesinden, ne yediğimiz bir şeyin dilde yaratığı o zevk duygusundan, ne gittiğimiz yeni bir yerden, ne izlediğimiz yeni bir filmin tam olarak tadına vararak haz duyamıyoruz. Bunu da tükettik, bu da bitti, sıradaki! Tüketiyoruz… Para, pul bir yana asıl hazinenin sevgi olduğunu unutuyoruz. Oysa öyle olmamalı, Sevdiklerimize daha çok vakit ayıralım mesela… Kral sofrasındaymış gibi oturmalıyız tüm yemeklerimize, acele etmeden, tadına vararak, araya dost konuşmaları katarak, bazen bir müziğe kapılarak… Hızla okumamalı gazete yapraklarını, hemen ne olmuş, ne bitmiş yutup, bitirilmemeli. Şöyle misler kokulu bir kahve hazırlanmalı önce, sonra gazeteyi katlayarak, kahvemizin kokusunu içimize çekerek, ara sıra camdan dışarı bir seyir atarak, sonra yine okumaya devam ederek… Başımız önde yürümemeli caddeden yukarı, yeni açılan mekânları keşfetmeli, el ele tutuşup sarılan iki sevgilide anılar hafif bir tebessümle tazelenmeli, bazen hiç tanımadığımız birini gülümseyerek merhaba demeli… Bir kedi gibi güneşte gerinmeli ve an iliklerimize kadar ısınırken, hiçbir şey düşünmemenin ve hiçbir şeyi umursamamanın tadına varmalı. Bunun kendimize de iyi geleceğini unutmayalım. Hiçbir şeyi ertelemeyelim! Hayat kısa. Bir sabah uyandığımızda annemizi, babamızı, sevdiğimizi, küs olduğumuz arkadaşımızı hatta kedimizi, köpeğimizi bile bulamayabiliriz. Hayat kısa, seviyorsanız söyleyin ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın! ''Sen, hiç sevdiğin birinin sesini unuttun mu?'' Derin düşününce unutmanın ne kadar korkunç bir şey olduğunu izah edemiyorum. Ülke olarak zor günler geçirdiğimiz şu günlerde küçük dünyamıza kapılıp sevdiklerimizi unutuyoruz… İnsanları hele hele bizim için değerli olan sevdiklerimizi aile büyüklerimizi bir “Merhaba” demek için de olsa arayalım… Farkına vararak yaşamalı hayatı. Örneğin kaçımız bir “ölmeden önce yapmam gerekenler” listesi hazırladı veya böyle bir liste hazırlamak kaçımızın aklından geçti? İsteklerimiz hep aklımızda orada burada uçuşup duruyor ve artık onları yerçekimsiz ortamdan kurtarıp bir listeye sokma ve somutlaştırma zamanı gelmiştir bence. Böylece görsellikle desteklenen listemize sık sık yaptığımız ziyaretler hayatımıza bir geniş görüşlülük, anlam, heyecan ve isteklendirme katacaktır şüphesiz. Mesela listenize eğer “mavi tur ” diye bir madde eklemişseniz, hiçbir şey buna ulaşmaktaki mutluluğu veremez artık size. Her gerçekleştirdiğiniz maddenin yanına işaret koymakla artık siz de, gittikçe sıradanlaşmaya başlayan toplumsal hayattan koşarak uzaklaşır. Yepyeni bir hayat bağı kurmuş olursunuz yaşamınıza…

Unutmayalım ki bu güneş, bu ağaçlar, bu güzel hayat, bu çocuk cıvıltıları bizim için de bitecek… Sevdiklerimize sevdiğimizi göstermek için çok geç olmadan arayalım, onlara yalnızlıklarını hissettirmeyelim, onların hayır dualarını alalım…

Sevdiklerinizin sesini duymak bir dokunuşa bakar. Yani hiç de eskisi gibi uzak değil, çok yakınınızda hatta o kadar yakın ki sol yanımızda. Cebimiz de, elimiz de her an.

Sevdiklerimizi arayalım araya zamanı sokmayalım, zaman öyle çabuk geçiyor ki, telafisi mümkün değil. Ne demiş şair ''Bir ses , bir nefes yeter bana'' Sevdiklerinizin, değer verdiklerinizin sesini duyun ,Duyun ve hafızalarınıza kazıyalım…

Kısacası bazen hayatımızda bazı şeyler taşınmaz hale gelir. Hep kendimize zaman ayırmayalım etrafımızdakilere de ayıralım. Ne olursa olsun bizi sevenlere bir fincan kahve için ayıracak zaman yaratın… Birbirimize seversek, sayarsak, değer verdiğimiz her insanın bize bakışının değiştiğini göreceğiz…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş