Bazı duyguların tarifi yok; üzülüyoruz, ağlıyoruz, lanet okuyoruz, umutsuzluğa kapılıyoruz, çaresizliği en derinden hissediyoruz. Türkiye’de 28-29 Temmuz tarihlerinde 21 ilde 63 orman yangını çıktı. Antalya’nın Manavgat ilçesinde üç kişi, Muğla’nın Marmaris ilçesinde ise bir kişi yaşamını yitirdi. Nitekim binlerce hayvan yaşamını yitirdi oldu, on binlerce hektarlık ormanlık alan küle döndü.
Ülke yanıyor ülke, nefes alacak yerimiz kalmıyor, o yangının içinde kendinizin, ailenizin, hayvanlarınızın, ağaçlarınızın olduğunu düşünün, aslında yanan sadece ormanlarımız değil, evleri orman olan can dostlarımız hayvanlar…
Bakamadık bile o fotoğraflarına, İçerisinde milyonlarca canlının olduğu ormanlık alanlar göz göre göre yok oldu. Söndürme gayretleri yetersiz kalınca yerleşim yerlerine sıçradı. Köyler yandı. Gariban köylülerin evleri kül oldu.
Bu arada son olarak şunu söylemek istiyorum... Ülke yanıyor ülke, nefes alacak yerimiz kalmıyor, o yangının içinde kendinizin, ailenizin, hayvanlarınızın, ağaçlarınızın olduğunu düşünün, bırakın birbirinizi ötekileştirmeyi, şimdi tek yürek olma zamanı, Hem binlerce canlının evi olan, hem de oksijen kaynağımız olan ormanlarımızı yeniden canlandırmak için TEMA Vakfı ise, yangın çıkan yerlerin tekrar ağaçlandırılması için kampanya başlattı. Kampanya; “Yaşamı da umudu da yeşertiyoruz” sloganıyla duyuruldu… Hep birlikte yaşamı da umudu da yeniden yeşertme zamanı… Gün birlik ve beraberlik zamanıdır... Çünkü yanan sadece ormanlarımız değil! Her şeyimizdir...
Nasreddin Hoca’nın evine hırsız girer evde ne var ne yok götürür.
Sabahleyin komşuları toplanır,Hocaya sorularla yüklenirler.
-Hocam kapıyı açık mı bıraktın yoksa?
-Hocam şu eski pencereleri değiştir diye sana kaç defa söyledik?
-Bir köpek alsaydın böyle olur muydu?
-Hocam o kadar sesi duymayacak kadar nasıl derin uyudun?
Nihayet Hoca dayanamaz ve “Yahu tamam,iyi güzel de kabahatin tümü benin mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?” der.