Acıyı Tarif Etmek Ne Kadar Zor… Hiç Bir Yerinde Yaran Yok Ama, Her Yerin Kanıyormuş Gibi, Canın Çıkmış da Yaşıyormuşsun Gibi, Gün Aymış Ama Karanlıktaymışsın Gibi …
Aslında yaşanan afetler, normal yaşamını aksatan, hem insanlar hem de ülkeler için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran olaylardır. Bu yaşanan sel felaketlerinin sorumlusu biraz da bizler değil miyiz? Şuan belki de bunu okuyunca bana kızacaksınız?
Dere yatağına dağ tepesine ev yapar gibi sıfır giriş bina yapıyoruz, bütün suçu da tehlikeye atıyoruz. Şehrin tüm yüzeylerini yağmur suyunun gideceği ufak bir boşluk bırakmadan asfaltla kaplıyoruz. Bu örnekleri çoğaltabiliriz aslında …
Türkiye doğal afetlerle, orman yangınları ve sellerle boğuşuyor. Türkiye'nin güneyinde orman yangınları ile mücadele sürerken, Karadeniz'de sel felaketi halkı mağdur etti ve büyük hasara yol açtı.
Hangi şehir alır bizi basar bağrına. Hangi yalan avutabilir yüreklerimizi. Kim çalacak kapımızı, bir avuç tuz için. Bir dilim ekmek için, ya da aşk için... Yüreğim acıyor; biliyorum, lakin hissedemiyorum. Ağlayamıyorum. Kaybediyorum, bulamıyorum, yok oluyorum, hiçliğe karışıyorum, ben bitiyorum...
Felaketlerde asıl nedenin doğa değil, yanlış uygulamalar olduğunu görmeli; afetlerin yaşanmaması için çözümler bulmalı; doğayı yok saymamalıyız.
Yaşanan sel felaketinin acı bilançosu ortaya çıkıyor. Yüreğimiz acıyor. Aklımız ve kalbimiz bölgede. Yaşamını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet acılı ailelerine başsağlığı dileriz.
Sayın yetkililer...
Beton ve asfalt su geçirmiyor. Yağmur suyu akacak yer bulamıyor. Dolayısıyla başımıza gelen bir doğal afet değildir. İnsan eliyle hazırlanmıştır. İnsan kaynaklı bir afettir.
Sevgilerimle.