İnsan hakları felsefesinin temelinde bütün insanların, yalnızca insan olmalarından ötürü onur, vicdan ve hak sahibi olduğu düşüncesi yatar. Bu da insanların özellikleri, yani ırkları, dinleri, dilleri, sağlık durumları, cinsiyetleri vb. ne olursa olsun insan olarak değerli olduğunun kabul edilmesini ve eşit haklara sahip olmasını gerektirir. Bu anlayış İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla engelli kişiler de, insanlık ailesinin onurlu birer üyesi olarak temel hak ve özgürlüklere sahiptirler. Ne var ki engellilik, bir insan hakları sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçmişten günümüze, dünyanın her yerinde engelli kişilerin yaşam hakkı ihlalleri dâhil temel hak ve özgürlüklerinden faydalanmasını engelleyen, önyargı, damgalama ve ayrımcılıkla beslenen bariyerler var olmuştur ve bugün hala var olmaya devam etmektedir.
Dünyanın her yerinde, engelli kişilerin istihdam edilmemesi, genel eğitim sisteminden dışlanması, oy hakkının, evlenme hakkının, tedaviyi reddetme ve/veya onay hakkının kısıtlanması, toplum içinde bağımsız yaşam hakkının gözetilmemesi ve adalete erişimin sınırlı kalması, yaşam hakkı ihlalleri, şiddet ve istismar gibi insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kaldıkları maalesef bilinen bir gerçektir. Engelli kişilerin temel hak ve özgürlüklerinden etkili bir şekilde faydalanmasını önleyen en önemli etken ise ayrımcılık olarak görülmektedir. Engelli kişilere yönelik ön yargılar, kalıp yargılar ile bunların bir sonucu olarak ayrımcılık ve erişilebilir olmayan şehirler, binalar, bilgiler ve teknolojiler, yani engeli olmayan kişilere yönelik tasarlanmış bir dünya, engelli bireylerin toplum hayatına eşit bir şekilde katılımının önündeki en önemli bariyerler olarak varlığını her yerde, az ya da çok, sürdürmektedir.
Gelin görün ki yukarıda yazdıklarım günümüzde pek uygulanmazken engelli bireyler ise “Ha var, Ha yok” gibi görülmektedir. Neyse fazla sizlere sıkmamak adına konuyu fazla uzatmayalım. İlçemizde her ne kadar 3 Aralık Dünya Engelliler Günü biraz sönük geçse de iyi kötü kutlandı. Bazı kişiler için özel gün ve yemek organize eden kurumlar nedense bu özel günü görmezden geldi.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü her yıl olduğu gibi birçok süslü püslü çiçekli böcekli sözler söylendi yine, sanırsınız ki sözler parfüm kazanına batırılıp çıkarılmış…
“Sevgi her engeli aşar” ile başlanır konuşmalar ve benzer sözlerle devam eder…
“Sevgi engel tanımaz”
“Sevgi varsa engel yok”
“En büyük engel sevgisizliktir”
“Sevgi ile engelsiz yarınlara hep birlikte”
“Hayatı paylaşmak için engel yok” şeklinde art arda sıralanır…
Kapanışı ise açılışta yaptıkları gibi süslü püslü bir şekilde “Tohum toprağa, engelli topluma emanettir.” ile “Her insan bir engelli adayıdır” sözleriyle noktalarlar… Ya 4-5-6 Aralık’ta…Yinede bu özel günümüzde bizleri hatırlayan ve her zaman yanımızda olanlara teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Sürci lisan ettiysem affola!...