"Hey hey yine de hey hey!
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım.
Onlar kadar sahici,
Onlar kadar gerçek,
İnsancasına, erkekçesine
Bana bir bardak su dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım." - Bedri Rahmi Eyüboğlu
Göreleli hemşerimiz Bedri Rahmi Eyüboğlu "Türküler Dolusu" şiirinde böyle diyor...
Türküler(imiz) deyince aklıma MÖ. 500’lerde yaşamış Miletli filozof Thales’in, “Halkların türkülerini yaratanlar kanunları yapanlardan daha güçlüdür,” deyişiyle; Nâzım Hikmet Ran’ın dizeleri gelir:
“İnsanların türküleri kendilerinden güzel,/ kendilerinden umutlu,/ kendilerinden kederli,/ daha uzun ömürlü kendilerinden.
Sevdim insanlardan çok türkülerini./
İnsansız yaşayabildim/ türküsüz hiçbir zaman./
Türküler(imiz) çok önemlidir; çünkü…
Neşenin, kederin, sevdanın, yalnızlığın, ayrılığın, kavuşmanın ve daha nicesinin sesi soluğudur türküler(imiz); yalansız, içten ve fütursuz…
O bazen bozkırlarda esen sert bir rüzgâr; bazen dağlardaki isyandır; bazen düzdeki feryat; bazen de hayata tutunmaktır veya en umutsuz zamanlarda açan çiçektir…
Türkülerden haber geldi, nefes geldi, ses geldi. Duyan canlar safa geldi, hoş geldi. Satırlarda, mısralarda türküler dile geldi. Müzik insanların ortak dilidir. Hele hele toplumların özünden süzülüp gelen duygularla örülmüş o türküler yok mu, o türküler...
O türküler hangi dilden, hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun insanları bazen ağlatır, bazen coşturur. 10-16 Mayıs Engelliler haftası dolaysıyla Karadeniz Omurilik Felçlileri tarafından Pazar günü düzenlenecek olan piknik dolaysıyla Mehmet Kavcı, Metin Kır ve Kenan Poşul tarafından dernek lokalinde ogün için hazırlık yapılırken, söyledikleri şarkı ve türkülerle hem bizlerin kulaklarının pasını sildiler, hem de duygulandırdılar.
Türküler ki sevinci de bize üzüncü de... ne denli acı taşısa da içinde yine de ilaç gibi geliyor bize...Ne kadar da Karadeniz’ de başka hava, Akdeniz’de başka havaymış gibi gelse de bize; ne kadar da benzer duygular salıyor yüreğimize...