YÜRÜMEK
Yürümek;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi
karanlığın gözüne bakarak
yürümek!..
Yürümek;
dost omuzbaşlarını
omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek!..
Yürümek;
yolunda pusuya yattıklarını,
arkadan çelme attıklarını
bilerek
yürümek...
Yürümek;
yürekten
gülerekten
yürümek...
Yazıma 'Güzel Yüzlü Şair' veya “Mavi Gözlü Dev” lakaplı şairimiz Nazım Hikmet Ran’ın “Yürümek” adlı şiiriyle başlamak istedim. Biz engelliler Yolları bozuk, Taşları kırık, Kaldırımlarda, Saksıları çiçek açmış, Kafeleri yolları tutmuş, Geçit vermez, Sandalyeler masalar, Arabaların park yeri, Adamın kapısının önü, İnsanlar geçemezken, Yaya geçidinden, Engellilere sandalye, En lüksünden olsun, Evde yarış yaparlar belki, Koltuklar arasında yani engellilere engel olunan bir ülkede yaşam sürdürüyoruz aslında…
Geçtiğimiz hafta Karadeniz Omurilik Felçliler Derneği olarak şehir hayatından bir günde olsa kurtulmak maksatlıyla bir günde olsa yöremizin doğa harikası olan Sis Dağı Yaylasına çıktık. Çıktık çıkmasına da burada da her yerde olduğu gibi engellerle karşılaştık aslında…
Daha önce sağlıklı olarak gitme fırsatı bulduğum Sis Dağı yaylasına engelli birey olarak gittim ve buralarda gezmenin engellilere uygun olmadığı için arkadaşlarla fazla gezip doğanın güzelliklerini yakından pek göremedik. Şimdi şunu sormak istiyorum biz engellilerin bu gibi yerlerde gezmeye hakkı yok mu? Buralar engellilere neden uygun hale getirilmez? Bizleri anlamak için empati yapsanız daha güzel şeyler yapılmaz mı bu gibi yerlere…
Mesela:
Siz hiç tekerlekli sandalyede koşmayı denediniz mi?
Siz hiç gözlerinizi bağlayıp, sevdikleriniz, annenizi, babanızı ve kardeşlerinizi görmeyi denediniz mi?
Siz hiç kollarınızı bağlayıp, birinin sizi yedirmesini, su içirmesini beklediniz mi?
Siz konuşamayıp, şarkı söylemeyi denediniz mi?
Siz hiç duymayıp, deniz kıyısında martıların sesini dinlemek istediniz mi?
Siz zihinsel engelli yerine geri zekâlı ya da deli demeyi mi tercih ediyorsunuz?
Siz hiç engelli bir yakınınıza, arkadaşınıza baktınız, ilgilendiniz, ona yardımcı oldunuz mu?
Siz hiç küçük bir çocuğu tekerlekli sandalyeden alıp belediye otobüsüne ya da dolmuşa bindiniz mi?
Bu soruları istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz önemli olan soruların çokluğu değil onlara verebilecek cevabınızın ne olduğudur.