Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

PEKMEZ ZAMANI

Gün doğarken kalkar,haziran güneşinin ilk ışıklarıyla evden biri olmuş kapının eşiğinden beş metre uzaklıkta yüzyıllık dut ağacına bakardı.Yeşil parıl parıl cilalı yaprakların dibinden fışkırmış bal yumağına bakardı.Kocaman ağaç onun bakışlarını görünce eğilir alt dallarındaki meyvelerinden sunardı ona.Orucunu açar gibi ilk dutu tadar ballanmış sa bir telaşa kapılır, Çağırmaya başlardı komşulara.Komşular koşar gelirdi.Kocaman ağacın dibine tenteler serilir,Osman dayı ağaca çıkar kocaman ağaçta maymun gibi oynayarak daldan dala atlar bastığı dallara vurdukça kar beyazında dutlar yağardı tentelere.Tenteler kocaman bakır tavalara boşaltılır,seçilir kocaman ateşler çatılır,kapkara duman Çoban ateşi alevlerine karışır dutlar pişmeye başlardı.Şıra tülbent yerine güllük dediğimiz otlardan süzülür bakır tava yıkanır şıra tavaya dökülür altında ateşler tekrardan yakılırdı.Dört beş saat sonra şıra koyulaşır.Pekmez kokmaya başlardı.Kaynayan şıra değildi artık kaynamalar değişirdi.İncecikten köpükler kabarmaya başlarken Kepçeleme başlardı.Tavanın dibine sarmasın yanmasın diye.İncecik kaynamalar fokurdamaya başlar,Dana gözü gibi büyürdü.İşte o zaman pekmez olmuş inme zamanı gelmiştir.Kepçe vurulmaya devem ederken iki kişi karşılıklı kalın paçuralarla tavanın kulpuna sarılır kocaman tavayı kocaman derin tencerelere dökülürdü.Tencerenin üzerine atın renginde bir köpük kaplardı.Ağda derdik.sabahları ona tereyağı karıştırıp banar banar yerdik.Unuttum.Pekmez tavası boşalınca mahallede ne kadar çocuk varsa tava yalamaya koşardık.İşaret parmaklarımızı kızgın bakır tavaya sürer,Tavanın ateşini duymaz dilimizde pekmezin tadından coşardık.Koşar yeşilliklerde kuş olur akşamları beklerdik.Kocaman karpuzu mahalle çeşmesinin suyuna atar,Ateş böcekleri basınca geceyi ateş böceklerinin ışığında karpuzu çeşmenin buz gibi suyundan çıkarır bakır siniye koyar bıçağı vurunca patlar,kıpkırmızı Etrafa saçılırdı.Simsiyah çivitleri saçılırdı etrafa.Ay gökten bizi izlerken kısacık haziran geceleri ışımaya başlardı.Sabahla geceyle yarışırdı.Sabah geceyi geçerdi.Daha sonra anladım ki haziran geceleri kısacık olmasa meyveler nasıl olgunlaşacak.Meyveye,ekine gün ışığı gerek.Pekmeze zaman gerek.Kısa günler avare günlerdir.Verimsizdir.Yapraksız dölsüz soğuktur.Yarına hazırlanıyorum.Yarın dut dökülecek.Sezonun ilk pekmezi yapılacak. Annem sabırsızlanıyordur şimdi. -Dut dibine geçti neredeler.Merak etme anne yarın dut dökülecek, Pekmez yapılacak.Senin gibi yapamasak da ateş yanacak,bakır tava yanacak,şıra yanacak.Gökte güneş,gece ateş böcekleri yanacak. Geçen yıl babam vardı yadiğarın bu yıl oda yok.Keşke sizlerde yarın Pekmez kaynarken yanımızda olsaydınız.Babam ekmekle dut yerdi. Pekmez bereketlenirdi.akalım yarın nasıl olacak.Dut ağacı kim bilir Bizi dibinden kovacak...M.Yayla-Görele  
Ekleme Tarihi: 12 June 2021 - Saturday

PEKMEZ ZAMANI

Gün doğarken kalkar,haziran güneşinin ilk ışıklarıyla evden biri olmuş kapının eşiğinden beş metre uzaklıkta yüzyıllık dut ağacına bakardı.Yeşil parıl parıl cilalı yaprakların dibinden fışkırmış bal yumağına bakardı.Kocaman ağaç onun bakışlarını görünce eğilir alt dallarındaki meyvelerinden sunardı ona.Orucunu açar gibi ilk dutu tadar ballanmış sa bir telaşa kapılır,

Çağırmaya başlardı komşulara.Komşular koşar gelirdi.Kocaman ağacın dibine tenteler serilir,Osman dayı ağaca çıkar kocaman ağaçta maymun gibi oynayarak daldan dala atlar bastığı dallara vurdukça kar beyazında dutlar yağardı tentelere.Tenteler kocaman

bakır tavalara boşaltılır,seçilir kocaman ateşler çatılır,kapkara duman Çoban ateşi alevlerine karışır dutlar pişmeye başlardı.Şıra tülbent yerine güllük dediğimiz otlardan süzülür bakır tava yıkanır şıra tavaya dökülür altında ateşler tekrardan yakılırdı.Dört beş saat sonra şıra koyulaşır.Pekmez kokmaya başlardı.Kaynayan şıra değildi artık kaynamalar değişirdi.İncecikten köpükler kabarmaya başlarken

Kepçeleme başlardı.Tavanın dibine sarmasın yanmasın diye.İncecik kaynamalar fokurdamaya başlar,Dana gözü gibi büyürdü.İşte o zaman pekmez olmuş inme zamanı gelmiştir.Kepçe vurulmaya devem ederken iki kişi karşılıklı kalın paçuralarla tavanın kulpuna sarılır kocaman tavayı kocaman derin tencerelere dökülürdü.Tencerenin üzerine atın renginde bir köpük kaplardı.Ağda derdik.sabahları ona tereyağı karıştırıp banar banar yerdik.Unuttum.Pekmez tavası boşalınca mahallede ne kadar çocuk varsa tava yalamaya koşardık.İşaret parmaklarımızı kızgın bakır tavaya sürer,Tavanın ateşini duymaz dilimizde pekmezin tadından coşardık.Koşar yeşilliklerde kuş olur akşamları beklerdik.Kocaman karpuzu mahalle çeşmesinin suyuna atar,Ateş böcekleri basınca geceyi ateş böceklerinin ışığında karpuzu çeşmenin buz gibi suyundan çıkarır bakır siniye koyar bıçağı vurunca patlar,kıpkırmızı

Etrafa saçılırdı.Simsiyah çivitleri saçılırdı etrafa.Ay gökten bizi izlerken kısacık haziran geceleri ışımaya başlardı.Sabahla geceyle yarışırdı.Sabah geceyi geçerdi.Daha sonra anladım ki haziran geceleri kısacık olmasa meyveler nasıl olgunlaşacak.Meyveye,ekine gün ışığı gerek.Pekmeze zaman gerek.Kısa günler avare günlerdir.Verimsizdir.Yapraksız dölsüz soğuktur.Yarına hazırlanıyorum.Yarın dut dökülecek.Sezonun ilk pekmezi yapılacak.

Annem sabırsızlanıyordur şimdi.

-Dut dibine geçti neredeler.Merak etme anne yarın dut dökülecek,

Pekmez yapılacak.Senin gibi yapamasak da ateş yanacak,bakır tava

yanacak,şıra yanacak.Gökte güneş,gece ateş böcekleri yanacak. Geçen yıl babam vardı yadiğarın bu yıl oda yok.Keşke sizlerde yarın

Pekmez kaynarken yanımızda olsaydınız.Babam ekmekle dut yerdi.

Pekmez bereketlenirdi.akalım yarın nasıl olacak.Dut ağacı kim bilir

Bizi dibinden kovacak...M.Yayla-Görele

 

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.