Ekonomik krizle birlikte muhalefetin erken seçim isteği de şimdilik rafa kalkmış gibi görünüyor. Ben kaçırmadıysam eğer, uzun zamandır pek konuşulmuyor.
Aslında tam da muhalefetin erken seçim isteyeceği, hatta var gücüyle bastıracağı bir dönem yaşanıyor ülkemizde. Yönetimin en zayıf olduğu günlerde böyle pozisyonları kaçırmak istemez muhalefet partileri.
Bundan daha iyi eleştiri malzemesi mi olur?
Bas bas bağırmalı muhalefet; Kardeşim, yapamıyorsanız bırakın da yapanlar gelsin demeliler. Batırdığınız ülkeyi siz mi kurtaracaksınız, kurtaracak kabiliyetiniz olsaydı zaten batırmazdınız demeli.
Ama demiyorlar!
Anlaşılan durum gerçekten çok vahim, bizim bilmediklerimizi biliyorlar ki bu hale getirilmiş bir ülkede yönetime cesurca talip olamıyorlar.
Muhalefet bu dönemde bu yönetimi gönderemezse siddin sene gönderemez.
Bundan daha elverişli bir ortamı bir daha bulamaz muhalefet.
Yönetimin ekonomik durumla ilgili yaptığı her açıklama havada kalıyor.
Toplumda karşlılık bulmuyor.
Aldıkları hiçbir önlem işe yaramıyor.
Hazine garantili mevduat hesabı dövize karşı en güçlü silahlarıydı ancak dövizdeki artışı durdurmaya yetmedi. Buna bağlı olarak piyasalarda fiyat artışları akıl almaz boyutlara erişti. Öyle enflasyonun falan da düşeceği yok.
Merkez Bankası faiz indirimine gidemiyor.
Böyle bir ortamı muhalefet siyasi fırsata dönüştüremiyor.
Son yılların en önemli söylemi olan erken seçimi artık dillendirmiyor.
Bir eken seçim bu ülkeye nefes aldırır.
Onlar ne söylerse söylesinler, yönetimin yorulduğu apaçık ortada.
Nedenleri tartışılsa da yönetim piyasalara söz geçiremiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkeyi bu hale getirdiği görüşü gitgide güçleniyor. Yine onların dediği gibi bir tesadüf olsa da ülke yönetiminde yapılan sistem değişikliğiyle birlikte ekonomik gidişatın bozulması ve sonunda geminin karaya oturması sistem değişikliğini sorgulanır hale getiriyor.
Eski Türkiye'de de krizler yaşandı ancak bu kadar derin olmadı. Gerçekleşen devalüasyon rakamları bunu çok net gösteriyor. Öyleyse yeni yönetim modeli ülkeyi bu noktaya getirdi diyor hemen herkes.
Türkiye'nin bu yorgun yönetimden kurtulması, yeni siyasi söylemlerle umut olabilecek farklı bir yapılanmaya ihtiyacı var. Bunu da sağlayacak olan muhalefettir.
Her ne kadar “ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” deseler de ekonomi umut ve güvendir.
Yeni bir yönetim ve yönetici bu ülkede umut olabilir.
Bu umut da güveni sağlamanın ilk adımlarını hayata geçirebilir.
Ben buna 2001 ruhu diyorum. Türkiye'nin yeni bir 2001 ruhuna ihtiyacı var.
Bu da seçimle gerçekleşir. Kaldı ki yönetimin bile muhalefeti beklemeden bir erken seçim kararı alarak ülkenin önünü açma girişiminde bulunması lazımdır. Mevcut yönetim kazanırsa güven tazeleyerek yoluna daha emin adımlarla devam eder.
Mevcut yönetin kazanamazsa gelen yönetim umut olur ve her durumda ülke kazanır.
Son dönemde pek de dillendirmediği erkek seçim söylemini muhalefet yeniden gündemine almalı.
Enkaz devralmaktan korkmamalı!
Türkiye Cumhuriyeti bir enkazdan doğdu. Gerektiğinde enkazdan yeni bir ülke yaratılmalı. Daha önemlisi yönetim bir an önce erken seçime giderek halkıyla yüzleşmeli.
Yönetim de halkıyla yüzleşmekten korkmamalı. Cesur kararlara ihtiyacımız var.