Güzeldik biz eskiden, çok eskiden… Yürekler iç içeyken… Bir lokma ekmeği bölüşürken… Acıyı, mutluluğu paylaşırken… Komşularımızın yanından selamsız sabahsız geçmezken… Yardımlaşmanın ne demek olduğunun bilincindeyken… Menfaatsiz, çıkarsız sevgiyi yürekten verirken… Sevmek, sevilmek ayaklar altına alınmamışken… Güzeldik biz eskiden, ama çok eskiden!..“
Bu dizelerin kime ait olduğunu bulamadım. Ama şair ne de güzel anlatmış eskiye dostluk, arkadaşlık ve komşuluk özlemimizi…
Ne zaman ki teknoloji insanın hayatına girdi her şey kirlendi. Ne zaman ki cep telefonları insanın hayatına girdi her şey tuzak! Ne kibar şarkılarımız vardı, sizli bizli. "Bir bahar akşamı rastladım size." Elinden tutardık dostluğun, İstanbul'un bütün meyhanelerinde dolaştırırdık. "Kadehinde zehir olsa" vız gelir. Agora Meyhane''miz vardı. Dertlerin en şahanesi. Şimdi bakıyorum da, ne "Eski dostlar" var artık, ne eski fasıllar. Zaman; dilimizden sadece şarkıları koparmadı, bizi de birbirimize düşürdü."Ham meyveyi kopardılar dalından" Kim başlattı bu savaşı, kim sürdürüyor? Ve niye bitmiyor? Sahibi ölünce, kapının önüne konan terliklere döndük. Göze mi geldik, biz mi unuttuk? Aynaların eski olması, yeni gerçekleri gizlemeye yetmiyor. Yanarak geçtik yılları, harcanarak. Amele eller yağmacı oldu. Hayatın girdabı içine çekti bizleri. Bizim de suçumuz var elbet. "Kimseye etmem şikayet..." Şimdi, "Ben küskünüm feleğe", siz, biz, hepimiz küskünüz. "Derdimi ummana döksem", kimse dinlemez. Peki durdurabilir miyiz bu gidişi? Eski bütünlüğümüze kavuşabilir miyiz?
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhut gül.
Bir unutulmaz sanatçılardan dinledik biz bu eserleri, Müzeyyen Senar ve Zeki Müren, Gönül Akkor gibi... daha nice değerleri ve eserleri var elbette az bi araştırmak okunmak istiyor o kadar. Ne demeli, birşey diyemiyor insan. Yitip gidenler hep değerli unutamadıklarımız hep kıymetli. Ben sadece biraz dokundum dönülmez akşamların olduğu diyarlara, zira şu sıralar ufuklar hep karanlık... Vakit hep geç...
Aslında eskiyi hatırlamak, eskiden bahsederken mutlu olmak güzel şeydir ama eskiyi özlemek daha çok şuandaki durumdan kaynaklanan hoşnutsuzluktandır.
Her şeye rağmen var olmanın mutluluğunu en yalın haliyle yaşayabilmemiz için biz yine de var edelim yüreğimizdeki sevgiyi, umudu, barışı…