Ekonomik anlamda ortalık toz duman ya hemen mazeret hazır; dış güçler!
Yönetim sütten çıkmış ak kaşık, hiçbir kusurları yok.
Bir buçuk ay önce şaha kalkan Türkiye ekonomisi tepetaklak yerlerde!
Velev ki dış güçlerin saldırısı olsun; bu kadar mı pamuk ipliğine bağlı her şey, bu saldırıyı püskürtecek kadar da mı gücü yokmuş?
Kurtuluş savaşı veriyormuşuz, bu kadar mı ekonomik olarak işgal edilmişiz? Bu kadar mı gırtlağımızı sıkıyorlar? Bu noktaya gelene kadar yönetim neredeymiş?
Her şeyimizi ele geçirmişler de şimdi kurtarmaya çalışıyoruz kurtuluş savaşı vererek!
Bu doğruysa; ekonomi şaha kalkmış dediğinizde şaha maha kalkmamışız.
Şaha kalkışımızla şahtan inişimiz şurada iki ay!
Boş verin şimdi dış güçleri falan, nerde eksiğimiz olduğunu konuşalım.
Elbette dış güçler en acımasız bir şekilde saldıracaktır.
Askeri koldan saldıracaktır, ekonomik yönden saldıracaktır. Terör örgütlerini üzerimize salacaklardır. Paramızı pula çevirecek yöntemlerle üzerimize geleceklerdir.
Dış güç bu; ipleri elimizde değil ki çekip bağlayalım.
Çanakkale'ye saldırmadılar mı? İzmir'i, İstanbul'u Anadolu'yu işgal edenler bunlar değil miydi? Ne değişti, ideallerinden vaz mı geçtiler? Dost mu oldular sanıyorsunuz?
Bu saldırıyı beklemiyor muydunuz?
Adam söyledi açık açık ve söylediğini de yaptı.
Dış güçlerin ne yaptığı hiç önemli değil, o yapacağını yapıyor.
Asıl önemli olan bizim dış güçlere karşı ne yaptığımızdır!
Bol bol sövüyoruz ne işe yarayacaksa, beddua ediyoruz. Kahrolsun diyoruz.
Üzerlerine gidebiliyor muyuz? Karşı taarruzda bulunabiliyor muyuz?
Bırakınız taarruzu, ülkemizi savunabiliyor muyuz?
Neyimiz eksik? Niye eksik?
Kimse yönetime laf söyletmiyor; tamam da, yönetim her şeyi doğru yaptıysa niye böyle ortalık toz duman? Neden karşı atak gelmiyor yönetimden.
Yönetim sabır tavsiye ediyor, yönetim birlik ve beraberlik çağrısı yapıyor.
Elbette bunlara en fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemden geçiyoruz ancak somut ve gerçekçi bir gelişme görmek istiyoruz. Dış güçler bu rakamları bir yerden bir yere taşırken biz sadece ekranlardan rakamları izliyoruz dehşetle.
Karşılarına bir silahla çıkıp dur diyebiliyor muyuz?
Doları tekrar 7 TL ye geriletebilecek misiniz?
Hatta 5 TL'ye çekebilecek miyiz? Piyasanın ateşini söndürebilecek miyiz?
Bütün bunları nasıl yapacağız? Ne hazırlığımız var bunlar için? Bunu yönetim yönettiği halka anlatmalı. Anlatmalı ki ülkede bir güven ortamı oluşsun! Bu durumda en fazla güven duymaya ihtiyacımız var. Dış güçler bu güvensizliğe bayılıyorlar biliyor musunuz?
Bir de yönetimin kendini biraz sorgulaması lazım. Bir yerde bir hata yapmış olabilir miyiz demesi lazım. Hata yaptıysa özür dilemesi, aldatıldıysa geçmişte olduğu kadar yüreklice kandırıldık demesi lazım.
Dış güç tanımı neredeyse bütün dünyayı kapsayacak kadar geniş bir kavram. Bir ülkenin bu kadar düşmanı olamaz.
Bu ülkeyi ekonomik kurtuluş savaşına zorlayan ülkeleri bilmemiz hakkımız olmalı. Dış güçlere küfür edeceğimize o ülkelere sövelim diyorum.
Eski Türkiye'de böyle olağanüstü durumlarda Cumhurbaşkanı siyasi liderleri toplayıp ortak bir görüşün oluşmasına zemin hazırlardı. Yeni Türkiye'de böyle bir ortam da yok.
Varsa yoksa dış güçler… Onu anladık ta bizim ne yaptığımızı anlayamadık.
Neden bizim silahsız ve savunmasız bırakıldığımızı anlayamadık. Sağ olsun, yönetim de anlamayalım diye elinden geleni yapıyor.
Sonuç ise ayna gibi ortada… Bir değişim olmadan olmayacak gibi görünüyor!