Bugün 21 Mart Dünya Şiir Günü, Şiir olmasaydı, yaşama dediğimiz oluşun çarklarından biri eksilirdi. Belki kıyamet kopmazdı ama insanlar sevişemez, öpüşemez, beğenemez, yarınların yeni düzenine şiirli dünyanın hızıyla kavuşamazdı.
Ahmed Arif’in dediği gibi “Şiir ve doğa halk gibidir, az gelişmişliği aşar, çiçeği yağmuru, yüreği ve diliyle. Şiirleri bir ozan duyarlılığı ile okumalı, yüreğimizin tellerini tınlatarak ve antenlerimizi gererek”
Şiir; balçığın ortasında küfle, gümüşle kılıcını bileyen savaşçının işitilmez çığlığı, tolgası, harmaniyesi, bölünmüş toprağı, özgürlük ülküsü.
Şiir, yüreklerimizin soğuk ve yalnız eldivenleri.
Şiir; kağıda, mermere, bazalta, ipeğe, kılıca işlenen kara sim.
Şiir varlığın ve hiçliğin ilk yüzü.
Şiir; içgüdünün, önsezinin, yoksulluğun, kuşkunun ve iyiliğin gizi.
Şiir, ateş böcekleriyle ışıyan gece.
Şiir, raylarda uyuyan kelebek.
Şiir, ruhun en içli, en derin, en sessiz, en soylu yaralarının şarkısıdır.
Şiir, yeryüzünün acı, hüzünlü müziğine, onun büyülü ritmine göre atan bir nabızdır.
Şiir, ekmek yapamaz ama ekmeğin kokusunu duyurabilir.
Şiir, dilin ve halkın vicdanıdır.
Şiirler ses resmidir, sesle çizilir. Hayatın özünde karılmıştır mayası. Renkleri asla solmaz.
Yansıtır çağının gölgesini, güneşini. Yansıtır devranın ölçeğini. Ülkenin gerçeğini. Şairi itilip kakılsa, hapse atılsa, derisi soyulsa, asılsa, kurşunlansa, yakılsa da; şiiri yaşar sonsuza kadar ve dipdiri çıkar sayfalardan, bin yılları aşarak.
O şiirler zamana kement atar, kemende basar parmak.
Evet hayatın özünde karılmıştır mayası, renkleri ondan solmaz. Bin afetten bir mısra damıtır sırasında, sırasında bir beyit doğar bin kıyametten sonra.
Ve şairler, ve onlar; önce İNSAN dediler, sonra İNSAN. Yanına ekmek, çiçek, gerçek çizdiler. Aysın aydınlansın ortalık, saklanmasın karanlığa kirli işler. Bilinsin çakma denizde kutsanan, yalan dolan, yağma, talan bilinsin diye kelle koltukta gezdiler. Ama hiçbir zaman kalemlerinden eksik etmediler
Bazı şairlerin ölümüne yanarız; ancak onların şiirleridir ki, yıllar sonra soğuklarda yine ısıtır bizi.
ŞİİR TADINDA GEÇMESİ HAYAL EDİLEN HER GÜN ADINA...
" ...
Şairim şair olmasına,
Canım kurban şiirin gerçeğine, hasına.
İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum,
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter,
Eğri büğrü, kör topal kabulüm.
Şairim,
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası,
Ayak seslerinden tanırım.
Ne zaman bir köy türküsü duysam,
Şairliğimden utanırım.
..."
der bir şiirinde Bedri Rahmi Eyüboğlu; şiirin yaşamla, yaşamın şiirle ne kadar iç içe olduğunu anlatır bize. Sözcüklerden bir dünya yaratır ya da yarattığımız dünyayı yıkarken hayata ve gerçeğe bazen ne kadar güzel anlamlar yükleyebildiğimizin altını çizer. Şiir yazmanın ötesinde şiir okumak bile değiştirir insanı, yumuşatır. Hem hayatı her zerresine kadar yaşama isteğiyle doldurur içimizi hem de hayatın içinde mütevazı bir duruş kazandırır bize. İnsanına, vatanına sevgili; denizine, ağacına, börtü böceğine sevdalı...
DÜNYA ŞİİR GÜNÜ KUTLU OLSUN
Bu âlem fanidir böyle olacak
Gönüllere sevgi lokman olalım
Emekler verilen duygu kalacak
Gelin hep birlikte şiir olalım
Dünya Şiir Günü Candan Kutlarım
Gönül ortağımız sol yanımızı
Kalem okur döker dillerimizi
İçli yanık şarkı türkülerimizi
Gelin hep birlikte şiir olalım
Dünya Şiir Günü Candan Kutlarım