Yıllar geçe dursun. Rüzgarlar ese dursun. Ne günler biter, ne de geceler. Biten tek bir şey vardır ve gerçektir eriyip biten ömürler. İlk saymaya başlayan çocuklar gibi saymaya kalksam, belki bir günde sayarım geldiğim yaşı. Su gibi aksa da, hiç bir şey hissettirmese de sinsi sinsi ilerledi. Bu günlere geldi. Nasıl geldi buralara bir sorsanız, bir güne gelmedi. ama neler yaşadım neler. İşte bu yüzden ben hep çocuk kalmak istedim. hep çocukluğumdan bir şeyler karaladım sayfama. Çocukça yaşamak daha kolay geldi. Belli bir yaştan sonra yaşadıklarını yazmak insana ağırlık verir. Bir de gerçekleri yaşadıklarını yazmaktan utanmıyorsan, Taklacı olup gerçeklerin dışına taşıp kendini olduğundan büyük göstermeye çalışıyorsan, acı verir yazdıklarım. Bu nedenledir ki çocukluğumu yazmaktan haz alıyor, çocuklar gibi çocukluğumla oynayıp duruyorum. Çok eski bir arkadaş gibi. Yitip gitse de, Sisler içinde yitip,yitip bana göz kırpsa da, ben onu tanıyor, ansızın yanına sokulup onunla oynamaya başlıyor, bazen de o söylüyor ben yazıyorum. Geçmişim de geleceğimi yaşıyorum. Çok eskilerden bir akşam hiç unutmam ufacık evimizin ufacık odasında oynarken gaz ışığının gölgeli ışığında, yaramazlık bu ya ayağım takıldı. Yanan kuzinenin kızgın saçına yapıştım. Ufacık odayı bir çığlık doldurdu. Çığlıklar kulaklarımda çınlarken, Evhamlı annem sanki sinir krizleri geçirircesine saldırdı bana. Beni tuttuğu gibi kaldırdı kuzinenin elinden. Göbeğimin altına bir ateş düşmüştü. Alevler sanki kuzinede değilde etimde yanıyordu. Annem heme üstümü sıyırdı. Bir yandan da çığrıyordu. Yanık ortaya çıkıp hava ile temas edince daha da yanıyor dayanılmaz acılar yaşatıyordu bana. Işık yetersizdi. Annem çatmada yanan ışığı tuttu yarama. yıkıldı kaldı.
-Çok yanmış ne olacak şimdi derken ben ateşe düşmüş gibi ağlıyordum. Ufacık odanın ufacık komşunun evine bakan sürgüsünü kaldırdı
-Havaaa neneeeeee, Hava neneeeeeeee
Sanki sesi bekliyormuşcasına hava nene
-Ne var gız hayır mı
-Mustafa sobaya düştü yandı
-Nişasta pişir de sür ben geliyom dedi bilge hava nene
Ben bilmiyorum ağlamaktan acıdan ferim kaçmış uyumuşum. Sabaha yakın uyandığımda, herkes başımda sanki nefes alıp verişimi izliyordu. Hava neneyi gördüm ilk önce başımı okşadı
-Acıyor mu
Başımı sallamakla yetindim.
Bir kaç gün acısı geçse de o yanan yerim aylarca geçmedi. Annem bezden simit yapıp belime bağladı mintanım, kazağım yapışmasın diye. Günden güne, merhemler deneye deneye o yanık yarası geçti. Geçmesine hala izi durur göbeğimin hemen altında el içi gibi. Her gördüğümde yeniden düşsem de o ateşe, Annemi Hava nene mi ve kardeşlerimin o gece ki çığlıkları uyarır beni elli beş yıllık uykumdan. Bir rüya olur yaşadıklarım gözümde. Ufacık oda ufacık pencere saray oluverir düşlerimde. Ateşlerin feri biter bir gün, Yaralar geçer, Ama bir tek izi kalır hatıralarda. Birde derinse o yaralar, bakınca görüyorsan damga gibi, Yaşamak ne kadar zor dedirtir insana. Yanık hala bende damga gibi. Bu kez başka bir yerde yanıyor. Sanki tüm vücudumu dolaşıyor. Geçmişin yangını, Merhemi de yok. Üstünü külleyecek kül de yok. Dayan dayana bilirsen geçmişin yangınlarında...!!!!! M:Yayla-Görele