Kasabada ben çocukken, kasabanın orta yeri meydan,meydanın adı konak düzüydü. O düzün orta yerinde kocaman bir çınar ağacı, hemen yanında iki katlı geniş avlulu hükümet konağı, konak düzünün karşı yakasında hükümet konağına bakan belediye binası vardı. Belediye binasının alt katında köşeye kurulmuş bir kahvehane, yanmış fındık kabuğu ile çay demlerken, Hemen onun yanında ufacık bir oda kadar berber Nazmi Amca, yanında ayakkabı tamircisi Celal Amca, onun yanında gazete bayii Zeki Amca, Zeki amcanın hemen yanında pastacı Şükrü Amca, Şükrü Amcanın hemen yanında Köşe başında Ayakkabıcı Salim Amcayla, Osman Amca, Ve onun yanında kasaba sineması. Dükkanlarıyla isimlerini saydığım O amcalar giyim ve kuşamlarıyla öyle alımlı, öyle dikkat çekiyorlardı ki, Berber Nazmi Amca takım elbiseli, beyaz gömlekli, İncecik bağlanmış kravatı, ceketinin düğmesi ilikli, saçları taranmış kasabanın orta yerinde yürürken Ona gıpta ile bakmamak elde değildi. Elinde tarakla makas dans ederdi. Hele o zamana özğü manüel saç kesme makinası ellinde harikalar yaratırdı. Usturayı,
köseleden bir deri parçasına sürerek ağzını bilevkerken, deri parçası sanki yanar, ustura parladı. Üzerinde beyaz önlüğü, mesleğine ve müşterilerine gösterdiği özeni gösteriyordu. Hele uzun yuvarlak silindir şeklindeki traş sabunu fırçasında bir başka köpürürdü. Ona çıraklık yapan Selahattin'i cumartesi günü uğurladık. Onun acısıyla dertlenirken dünde Konak düzüne damgasını vurmuş, Kesme pastasıyla, bir Kasaba markası yaratmış Şükrü Amcanın oğlu Cenap'ı yitirmenin acısı aldı götürdü beni çocukluk yıllarına. Selahattin'le Cenap'ın birlikteliği ve Ölüm denen yok oluşa bir gün ara ile gitmeleri, Çok farklı çağrışımlar yarattı çocuk beynimde. İkisi de akrandılar. Beraber konak düzünün rüzgarında oynamışlar, Belediye sinemasında flimler seyretmişler, kesme pastalar yiyerek, Gazeteci Zeki Amcadan Tommiks-Teksas alıp okumuşlardı. Bazen azarlar işitip iskele başına doğru koşmuşlar, Celal Amca'nın ayakkabıların altına kösele çakarken örse sert sert çekiç vuruşlarıyla Kendilerine gelmişlerdi. Konak düzü yok artık. O güzel insanlar da alıp başını gitti. Geriye birkaç can kalmıştı onları da birbiri ardına musalladan uğurladık. Peş peşe. Kasabanın orta yeri kalmadı. Konak düzüne Ölüm düştü. Konak düzü ve o güzel insanlar çocukluğumla yitip gitti. Yitik bir şehir gibi. Hepsine rahmetler diliyorum. ''Konak düzü, göz bebeklerimde''. Flimin adı. Bu gece belediye sinemasında. Bilet elli kuruş sıradayım buyurun gelin. Bizim belediye sinemasında flimler gonksuz başlar...!!!! M.Yayla-Görele