Ben bugün bir defter buldum evin alt katında. Hep arıyordum da bir türlü bulamadığım o defteri 1977 yılında yazmıştım. Eskiden okullarda matematik derslerinde kullandığımız ciltli sarı sayfalı bir defterdi. Defterin sayfalarını fare kemirmiş,sanki testere dişi gibi izler bırakmıştı. Kapağı halı deseni ince kartondan bu defterin üzerine bir etiket yapıştırmış,üzerine de Kasırgada savrulanlar yazmışım. İnce karton kapağı araladığım da sarı sayfalarda, Kargacık, burgacık zar zor okunan yazımı seçmeye çalıştım. harfler solmuştu. Sanki antika bir sandık bulmuştum.İçinde ilk roman denemem. Yıllar bir bir geri gitti. Hemen hatırıma,Ali amcam geldi. Bana
-Mustafa bu defteri makine ile yaz. Hayretle gözlerime baktı. beni peşine taktı. Ali amcamla aramızda altı ay ya var ya yok. akranız. Kasabaya gidip gelişlerimiz,Hüseyin amcama kese kağıdı yapışlarımız.
Epey gittikten sonra sakat olduğu halde kasabada gömlek diken Ahmet amcanın dükkanının yanından geçip bir pasaja girdik.
Ali amcam uzun boylu ,Hasan ağa camisi imamı Cevdet hocayla bir şeyler konuştu.Elinde bir çanta ile dışarı çıktı.
-Hocadan daktilo aldım.
Uçuyordum. daktilo da yazdığım romanı teksir kağıtlarına aktaracaktım. Sonrada Ali amcam cilt yapacaktı. Gençlik başta duman ya, beş on sayfa yazdım. Sonra maymun iştahlılığım. Bitmez bu deyip daktiloyu Cevdet hocaya geri götürdüm. Defteri daktilo ile yazamasam da, daktilo kullanmasını biraz öğrenmiştim.O sayede askerde yazıcı olmuştum. Yıllar yılı o defteri aramıştım. Yıl 2022 buldum. Tam kırk beş yıl. Hiç bozulmamış olsa da içindeki hayaller solmuştu içinde ki cümleler gibi. Daha dün gibiydi. Yaşamak ne kısa dostlar.Bugün bir kez daha anladım. Kısacık bir hayat kalmış. hayat tükenmiş. Defterime sarıldım. okumaya başladım. ne güzelde yazmışım. Bir de fare kemirmemiş olsaydı. Varsın olsun farenin diş izleri ona ayrı bir güzellik vermiş. Bir antikacı bulsam Para ederde ben daha yazar olamadım ki. Elli beş sene yazarsın hava alırsın. El bir yazar pir yazar.Yazar olmak kolay değil. Ali Amcam da yazar. Hemde güzel yazar. O da bana benzedi kitap yazmadı. İşte biz böyleyiz. Ne güzel demişler''Ele verir talkını, kendi yutar salkım.'' Dileyelim belki bir gün kitabımız da olur....M.Yayla-Görele