Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

KASABAM

Kasabam gökyüzü ile fındık dalları arasına sıkışmış,Karadeniz'in kıyısına bin bir desenli rengarenk halı gibi serilmiş manzarasını göz bebeklerimde seyrederken,derin vadilerinde görüntüleri silinmiş,sepet ustalarını,beşik ustalarını,imece usulü tarla kazan analarımızı,delikanlılarımızın seslerini derin vadilerin rüzgarlı ağaçlarından,incecik bitkin bitkin akan derelerin sesinden duyuyor gibiyim. Hamsiye benzeyen kemençenin Çığlığında,deli horonların çimenleri yaktığı,kollarını yukarı kaldırıp kuşlara özenişi,tepinerek sanki toprakları delip,toprakların altında ki özlem duyduklarını açığa çıkarmanın kıvraklığıyla tepinirler.Keçi derisi davulun tokmağı yedikçe inleyişi,zurnanın sevda çığlığında tüter benim kasabam.Sanatın,şiirin,ülke genelinde yetiştirdiği değerlerin yetiştiği yerdir benim kasabam. Sevginin ırmağında yıkanmış,okumuş yazmış Nice ustalar yetiştirmiştir.Kaşığı şimşirden oymuş,bebeğine beşiği en güzel o tasarlamış,fındık dallarından en güzel sepetleri yapmıştır.Keçi yollarında saatlerce yürümüş yoruldum dememiş,fındık çuvallarının altında hamallık ederken,yalısında denize manyatlar atmış en büyük lezzetli balıkları sahile taşımıştır.Ufacık köy evlerinde yoklukla varlık arasında yaşamış,Köy düğünlerinde çoşmuş,Damatları köy meydanında traş etmiş bulamasa da her düğünde bin bir çeşit yemeklerle ağırlamıştır misafirlerini.Etli patates,sütlaç,su böreği,burmalı,sarma,her ocağın altında demlenen köy delikanlıları,keşan peştamal giyen kadınlar. Çarşıda beyler. Salı pazarları,pazar yerinde destancılar,sucular,caminin arkasında kara lastik yırtıklarını yapıştıran seyyar kunduracılar,bıçak bileyen çarkcılar.Çarkçılar bellerine kadar gelen tezgahlarına bağlı çark taşlarını parmak kalınlığındaki kayış vasıtasıyla ayaklarının altındaki düzeneğe basarak döndürürler o taşlar döndükçe bıçaklardan yıldız yıldız ateşçikler milyonlarca etrafa saçılırdı.sanki ayak pedalı ile değilde nükleer enerji ile dönerdi çark...Daha neler vardı neler.Şimdilik bunlar aklıma gelenler. Benim kasabam romandır...Yazacağım da okuyanı olmaz deyip kuşkulanıyorum değmez sende kalsın deyip köşemde kendi kendime hayaller kuruyorum.Benim kasabamın bir romanı olsa geçmişimize kandil,geleceğimize nur olsa..Hasan Ali yücel'in toprakların selamlar..Kasabamla nice yüzyıllara.Şiir ve roman tadında......M.Yayla-Görele  
Ekleme Tarihi: 13 February 2022 - Sunday

KASABAM

Kasabam gökyüzü ile fındık dalları arasına sıkışmış,Karadeniz'in kıyısına bin bir desenli rengarenk halı gibi serilmiş manzarasını göz bebeklerimde seyrederken,derin vadilerinde görüntüleri silinmiş,sepet ustalarını,beşik ustalarını,imece usulü tarla kazan analarımızı,delikanlılarımızın seslerini derin vadilerin rüzgarlı ağaçlarından,incecik bitkin bitkin akan derelerin sesinden duyuyor gibiyim. Hamsiye benzeyen kemençenin Çığlığında,deli horonların çimenleri yaktığı,kollarını yukarı kaldırıp kuşlara özenişi,tepinerek sanki toprakları delip,toprakların altında ki özlem duyduklarını açığa

çıkarmanın kıvraklığıyla tepinirler.Keçi derisi davulun tokmağı yedikçe inleyişi,zurnanın sevda çığlığında tüter benim kasabam.Sanatın,şiirin,ülke genelinde yetiştirdiği değerlerin yetiştiği yerdir benim kasabam. Sevginin ırmağında yıkanmış,okumuş yazmış

Nice ustalar yetiştirmiştir.Kaşığı şimşirden oymuş,bebeğine beşiği en güzel o tasarlamış,fındık dallarından en güzel sepetleri yapmıştır.Keçi yollarında saatlerce yürümüş yoruldum dememiş,fındık çuvallarının altında hamallık ederken,yalısında denize manyatlar atmış en büyük lezzetli balıkları sahile taşımıştır.Ufacık köy evlerinde yoklukla varlık arasında yaşamış,Köy düğünlerinde çoşmuş,Damatları köy meydanında traş etmiş bulamasa da her düğünde bin bir çeşit yemeklerle ağırlamıştır misafirlerini.Etli patates,sütlaç,su böreği,burmalı,sarma,her ocağın altında demlenen köy delikanlıları,keşan peştamal giyen kadınlar.

Çarşıda beyler. Salı pazarları,pazar yerinde destancılar,sucular,caminin arkasında kara lastik yırtıklarını yapıştıran seyyar kunduracılar,bıçak bileyen çarkcılar.Çarkçılar bellerine kadar gelen tezgahlarına bağlı çark taşlarını parmak kalınlığındaki kayış vasıtasıyla ayaklarının altındaki düzeneğe basarak döndürürler o taşlar döndükçe bıçaklardan yıldız yıldız ateşçikler milyonlarca etrafa saçılırdı.sanki ayak pedalı ile değilde nükleer enerji ile dönerdi çark...Daha neler vardı neler.Şimdilik bunlar aklıma gelenler.

Benim kasabam romandır...Yazacağım da okuyanı olmaz deyip kuşkulanıyorum değmez sende kalsın deyip köşemde kendi kendime hayaller kuruyorum.Benim kasabamın bir romanı olsa geçmişimize kandil,geleceğimize nur olsa..Hasan Ali yücel'in toprakların selamlar..Kasabamla nice yüzyıllara.Şiir ve roman tadında......M.Yayla-Görele

 

Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.