Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

SUYA KOŞAN ADAM

Çalışmayı o kadar çok severdi ki, çalışırken hiç yorgunluk duymazdı. Çalışırken ürettiklerine baktıkça gözleri fal taşı gibi fırlar, yaşadığının farkına varıp, dünyanın en büyük zevkini duyardı. Sessiz sessiz bazen bir sincap gibi, bazen bir arı gibi , bazen bir karınca gibi çalışırken kendinden geçer, ne yemek arardı, ne de bir yudum su. O çalışırken ne azık alırdı yanına, ne de bir yudum su. Yaptığı işi bitirmeye uğraşırken susadığını hissetti. Çalıştığı yerin hemen önünde kocaman bir dere akıyordu çağlayarak. Etrafında ki kirliliği görünce eğilip içmeye tiskindi. Dudakları bir birine yapışıyor, dili damağına yapışıyordu. Karar verdi akan dereden su içmemeye. Aklına uzun yaz günlerinde ramazan orucu tuttuğu günleri getirdi. -Oruç olsam iftara kadar bekleyeceğim ya deyip kendine cesaret verdi. Yine çalışmaya koyuldu. Susuzluğu unutsa da, dili ve dudakları açıkmış bir bebek gibi çığlık çığlığa ağlıyorlardı. Ateşe düşmüş gibi. Çalışma azmi kayboldu birden. derlediği çıkının sırtına sarıp suyun yoluna düştü. Önüne bir çaykara çıktı. Tam eğilip içecekti ,dudaklarını değdirdi değdirmedi, başının üstünden bir kurbağa arka bacaklarını uzatarak suya atladı. İçi lığ dolu ufacık çaykara, Fokurdayan su gibi, dana gözü büyüklüğünde balon gibi patladı. Bulandı. Abanarak kalktı çöktüğü yerden.Hızlı adımlarla yürümeye başladı. hava kararmış yağmura ramak vardı. Yürüdükçe sırtında ki çıkını ağırlaşmaya başlamıştı. Yük taşıyan insanlar çok iyi bilir,Yük taşıdıkça ağırlaşır. Adımları tartmaz oldu kendini. On on beş metre ilerisine bakıp gözlerini kapadı yürürken uyumaya çalıştı. Karanlık bir gecede yürür gibi fenersiz yürüyen birini andırıyordu. Yağmur çiğselemeye başladı. Kuru topraktan mis gibi bir koku kapladı etrafı. Deli bir rüzgar savurdu yaprakları. Adımları kısaldı. Yorgunluk, susuzluk ve çıkının ağırlığı iyice hissettirdi kendini. Irmak çağıldayarak akıyor, yağmur yağıyor, geride kalan çaykaraya atlayan kurbağanın suya atlama sesi kulaklarında çınlasa da bir yudum suya hasret, takadı kesilmiş bir şekilde yürümeye çalışıyordu. Gideceği mekanı hiç düşünmeden bir yudum suya yürüyordu. Dayanamayıp sırtından yükünü bıraktı. yağmur bardaktan boşanırcasına yağarken ağzını açtı yağan yağmura. Yağmurda nazlanıyor gibi yüzlerce damladan bir ki damla bırakıyordu ağız boşluğuna. Yağmuru dilinde hissettikçe umutlanıyor, suya olan hasretin ne büyük olduğunun farkına varıp -Ya olmasaydın demekten kendini alamıyor. Yağmur altında susuzluğunu giderirken ıslansa da ıslandığını duymadan uyuyup gittiğini uyandığında anlıyor. Yağmur dinmiş, çırçır böcekleri daha bir gür sesle öterken, Yolun altından akan ırmak bulanık, biraz daha kabararak, sesini yükselterek sarı eylülün şarkısını söylüyordu. Mintanının yakasını açtı. Suya kanmışdı. Taşıyamayacak kadar ağır gelen çıkının yine sırtlandı. Kuş kadar hafif hissetti çıkını. Taşıyamadığı çıkın sanki kanat olmuştu ona. Adımları uzadı. Çayğaraya atlayan kurbağanın bacakları gibi uzadı. Iradı gitti. Gözden kayboldu. Rüzgara kapılmış bir sonbahar yaprağı gibi. Nereye mi gitti. Bir bilsem yazacağım. göremedim ki......!!!! M.Yayla-Görele
Ekleme Tarihi: 05 Eylül 2023 - Salı

SUYA KOŞAN ADAM

Çalışmayı o kadar çok severdi ki, çalışırken hiç yorgunluk duymazdı. Çalışırken ürettiklerine baktıkça gözleri fal taşı gibi fırlar, yaşadığının farkına varıp, dünyanın en büyük zevkini duyardı. Sessiz sessiz bazen bir sincap gibi, bazen bir arı gibi , bazen bir karınca gibi çalışırken kendinden geçer, ne yemek arardı, ne de bir yudum su. O çalışırken ne azık alırdı yanına, ne de bir yudum su. Yaptığı işi bitirmeye uğraşırken susadığını hissetti. Çalıştığı yerin hemen önünde kocaman bir dere akıyordu çağlayarak. Etrafında ki kirliliği görünce eğilip içmeye tiskindi. Dudakları bir birine yapışıyor, dili damağına yapışıyordu. Karar verdi akan dereden su içmemeye. Aklına uzun yaz günlerinde ramazan orucu tuttuğu günleri getirdi.
-Oruç olsam iftara kadar bekleyeceğim ya deyip kendine cesaret verdi. Yine çalışmaya koyuldu. Susuzluğu unutsa da, dili ve dudakları açıkmış bir bebek gibi çığlık çığlığa ağlıyorlardı. Ateşe düşmüş gibi. Çalışma azmi kayboldu birden. derlediği çıkının sırtına sarıp suyun yoluna düştü. Önüne bir çaykara çıktı. Tam eğilip içecekti ,dudaklarını değdirdi değdirmedi, başının üstünden bir kurbağa arka bacaklarını uzatarak suya atladı. İçi lığ dolu ufacık çaykara, Fokurdayan su gibi, dana gözü büyüklüğünde balon gibi patladı. Bulandı. Abanarak kalktı çöktüğü yerden.Hızlı adımlarla yürümeye başladı. hava kararmış yağmura ramak vardı. Yürüdükçe sırtında ki çıkını ağırlaşmaya başlamıştı. Yük taşıyan insanlar çok iyi bilir,Yük taşıdıkça ağırlaşır. Adımları tartmaz oldu kendini. On on beş metre ilerisine bakıp gözlerini kapadı yürürken uyumaya çalıştı. Karanlık bir gecede yürür gibi fenersiz yürüyen birini andırıyordu. Yağmur çiğselemeye başladı. Kuru topraktan mis gibi bir koku kapladı etrafı. Deli bir rüzgar savurdu yaprakları. Adımları kısaldı. Yorgunluk, susuzluk ve çıkının ağırlığı iyice hissettirdi kendini. Irmak çağıldayarak akıyor, yağmur yağıyor, geride kalan çaykaraya atlayan kurbağanın suya atlama sesi kulaklarında çınlasa da bir yudum suya hasret, takadı kesilmiş bir şekilde yürümeye çalışıyordu. Gideceği mekanı hiç düşünmeden bir yudum suya yürüyordu. Dayanamayıp sırtından yükünü bıraktı. yağmur bardaktan boşanırcasına yağarken ağzını açtı yağan yağmura. Yağmurda nazlanıyor gibi yüzlerce damladan bir ki damla bırakıyordu ağız boşluğuna. Yağmuru dilinde hissettikçe umutlanıyor, suya olan hasretin ne büyük olduğunun farkına varıp
-Ya olmasaydın demekten kendini alamıyor.
Yağmur altında susuzluğunu giderirken ıslansa da ıslandığını duymadan uyuyup gittiğini uyandığında anlıyor. Yağmur dinmiş, çırçır böcekleri daha bir gür sesle öterken, Yolun altından akan ırmak bulanık, biraz daha kabararak, sesini yükselterek sarı eylülün şarkısını söylüyordu. Mintanının yakasını açtı. Suya kanmışdı. Taşıyamayacak kadar ağır gelen çıkının yine sırtlandı. Kuş kadar hafif hissetti çıkını. Taşıyamadığı çıkın sanki kanat olmuştu ona. Adımları uzadı. Çayğaraya atlayan kurbağanın bacakları gibi uzadı. Iradı gitti. Gözden kayboldu. Rüzgara kapılmış bir sonbahar yaprağı gibi. Nereye mi gitti. Bir bilsem yazacağım. göremedim ki......!!!!
M.Yayla-Görele
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

06
Ağustos
04
Ağustos
31
Temmuz
29
Temmuz
28
Temmuz
28
Temmuz
23
Temmuz
21
Temmuz
19
Temmuz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş