Ne güzel demiş değil mi? Rahmetli Barış Manço “Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar, Giyelim en güzel giysileri, Elimizde taze kir çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi, Bu gün bayram çabuk olun çocuklar, Annemiz bugün bizi bekler, Bayramda hüzünlenir melekler, Gönül alır bu güzel çiçekler....
Öncelikle yazıma başlamadan Rahmetli Barış Manço’yu bir kez daha rahmetle anıyorum. Tüm İslam aleminin ve hemşerilerimin Mübarek Kurban Bayramını en içten dileklerim ile kutluyor, sağlık ve huzur dolu günler diliyorum. Bayramlar, Kederin, küskünlüğün, dargınlığın ve hatta birkaç günlükte olsa ihanetin kol gezmediği güzel günlerdir.
Barış, sevgi, saygı, hoşgörü ve insanlığın zirvede olduğu günler arasında gösterilir. Ben asla eski bayramlar ve yeni bayramlar diye kıyaslamak istemem, ama eski gelenek ve göreneklerimiz şimdi kayboldu galiba... Sözler başlayınca; Anılar, hatıralar ve maziye gömdüğümüz gelenek ve görenekler akla gelir. Şimdi hemen geriye yaslanıp ‘Nerede o eski bayramlar…” diye söze koyuluruz.
Bazen oturup uzun uzun bayramları düşündüğümüzde eski bayramların ne kadar farklı olduğunu, o zaman ki bayram heyecanından şimdi eser bile kalmadığını görüyoruz. Acaba bayramlar mı eskide kaldı yoksa biz mi eskidik? Yüreğimizde o çocukluk döneminin bayram heyecanını görememek, nerede eksiğim diye düşündürüyor bizi belki de... Neydi o çocukluk dönemimizin bayramları öyle. Bayram geldi mi sevinçten ve heyecandan yerimizde duramazdık, yeni bir elbisemiz, yeni bir ayakkabımız olacak ve bayram günü bol bol harçlık alıp şeker toplayacağız diye…Çocukken bayram akşamları yatamazdık, sabahlara kadar tüm heyecanla bayramın ilk gününü beklerdik. Çünkü sabah olduğunda bayram olacak ve biz o çocuk halimizle komşularımızı gezip, şeker ve para toplayacağız… Hele yeni alınan elbiselerimizi giyecek olmamız başka bir heyecanlandırırdı bizi… Kaçımız bayramlıklarımızı koynumuza alıp uyumamışızdır acaba? Çocukken bayramlarımız çok neşeli ve heyecanlıydı. Hayat meşgalesi bizi bayram gibi bayram yapmaktan geri bırakıyor. Bırakın bizi, şehirlerimizde yaşayan çocuklarımız bile bizim çocukken yaşadığımız bayramları yaşayamıyorlar artık… Her bayramda dört gözle beklediğiniz çocuklar kapımızın zilini çalamıyorlar. Oysa çocuklarla daha bir neşeli oluyor bayram… Bayramı deyince benim aklıma o çocukların çocuksu sevinçleri geliyor gözlerimin önüne… Bayramı biran onlara has kılıyorum. Bu bayramda da kapımızın zilini çocuklar çalacak mı göreceğiz. Onlar olmadan bayramımızın tadının olmadığı bir gerçek, onun için kapımıza gelen çocuklarımıza, az da olsa harçlık en güzel şekerleri verelim, onlara ufakta olsa harçlıkla sevindirelim ki bir daha ki bayrama da kapımızı çalsınlar. Çocuklarımız bayramlarımızın neşe kaynağı olmaya devam etsinler. Bizlere gelince, sanırım bayramı en kötü yaşayan bizleriz, Yıllardır rutin şekilde yaşamaya çalıştığımız bayramlarımız artık ellerimizden kayıp gidiyor. Bayram heyecanlarımız kalmamış. Hayat meşgalesine vurmuşuz kendimizi. Her bayramda evde yatmayı veya uzaklara tatile gitmeyi tercih ediyoruz. En yakınımızda ki bir dostun kapısını bile çalmaktan aciz hale geldik. Bayram dost ziyareti demekti bir zamanlar, Büyüklerin gönlünü almak, küçükleri sevindirmek demekti, şimdi ise her şey farklılaştı. Eski Bayramları ararken aslında kendimizi arasak çok daha iyi olur düşüncesindeyim. Bayram adına güzel cümleler kurmak elbette bende isterim ama bu bayram kimse değil şehirden, evinden bile çıkamayacak. Büyüklerimizi sadece telefon ekranından görebileceğiz. Sarılıp öpemeyeceğiz. Kapımızı çalıp harçlık bekleyen çocuklar olmayacak. Lunaparklar boş kalacak, panayırlar kurulmayacak.
Şimdi bakıyorum da eski adetlerimizin yerini sadece para almış. Kriz bayramı da etkilemiş görünüyor değil mi? Ulaşımın zor olduğu anlarda dahi büyüklere saygıyı, küçüklere ise sevgiyi aşılamanın mücadelesi verilirdi. Tebrik kartları yerini cep telefonuyla çekilen mesajlara bıraktı. ‘Silah çıktı, mertlik bozuldu’ misali, cep telefonları birçok değerlerimizi alıp götürdü bizden. Eski bayramlarda kişiye özel kart seçer ve güzel cümlelerle süslerdik. Ya şimdi; Tek kalıp cümlelerle ‘dostlar bizi pazarda görsün’ misali cep telefonun tek tuşuna basmak yeterli oluyor. Aslında örnekleri çoğaltmamak elde değil ama biz sizi fazla sıkmamak açısından yazımıza son verir, hadi bu bayramda, bayram kartlarımız postaya verelim… Sende katıl, katkı koy bu âdete sende sahip çık Her ne kadar gözden uzak olan gönülden de ırak olur dense de bir mektup bir kart iki cümle birleştirir bizleri göz olur görür gönül gözünden…
Acaba kendimizi sorgulayıp eski bayramlara dönmenin zamanı gelmedi mi?
Bir kez daha başta bu vatan için şehit olan tüm Şehit aileleri başta olmak üzere hepinizin şimdiden Mübarek Kurban Bayramınızı en içten dileklerim ile kutlar, sağlık dolu günler dilerim!...