Sevgili okurlarım;
Sakın yazımın başlığına bakıp da bayramların değiştiğini sanmayın. Bayramlar yine aynı bayramlar. Değişen, sadece insanlar.
Ah nerde o eski bayramlar diye başlayan bir yazı yazabilecek yaşa gelmeyi epey bekledim. Sanıyorum artık vaktidir. Her bayramı bir arada "bayram gibi" kutlayan o koca aile, telefonda bayramlaşıyor kaç zamandır...
"Modernleştikçe" uzaklaştık çokları gibi biz de... Tek sobanın etrafına kümelenip sohbet etmeler bitti. Kaloriferle ısı odalara yayılınca, sohbetlerin keyfi de dağılıp gitti. Yer sofrasından masaya terfi edilince tadı kaçtı yemeklerin... Telefonda "görüşür olduk, "görüş" mesafesinin dışından... Gelin geçmiş bayramlarla şimdi ki bayramları şöyle bir kıyaslayalım ne dersiniz? Sözler başlayınca; Anılar, hatıralar ve maziye gömdüğümüz gelenek ve görenekler akla gelir. Şimdi hemen geriye yaslanıp ‘Nerede o eski bayramlar…” diye söze koyuluruz.
Mesela eski bayramlarda bayram namazı sonrasında çoluk çocuk yollara düşer, ev ev dolaşarak şeker, helva ve bayram parası toplardık. Şimdi bakıyorum da eski adetlerimizin yerini sadece para almış. Kriz bayramı da etkilemiş görünüyor değil mi? Ulaşımın zor olduğu anlarda dahi büyüklere saygıyı, küçüklere ise sevgiyi aşılamanın mücadelesi verilirdi. Tebrik kartları yerini cep telefonuyla çekilen mesajlara bıraktı. Silah çıktı, mertlik bozuldu’ misali, cep telefonları birçok değerlerimizi alıp götürdü bizden. Eski bayramlarda kişiye özel kart seçer ve güzel cümlelerle süslerdik. Ya şimdi; Tek kalıp cümlelerle ‘dostlar bizi pazarda görsün’ misali cep telefonun tek tuşuna basmak yeterli oluyor. Aslında örnekleri çoğaltmamak elde değil ama biz sizi fazla sıkmamak açısından yazımıza son verir, hadi bu bayramda, bayram kartlarımız postaya verelim.
Sende katıl, katkı koy bu adete sende sahip çık. Her ne kadar gözden uzak olan gönülden de ırak olur dense de bir mektup bir kart iki cümle birleştirir bizleri göz olur görür gönül gözünden…Aslında hepimiz ailecek bayramları sevdiklerimiz ile birlikte geçirmek için beklerdik, ya şimdi…
Eski bayramlar, "tatil" oldu.
Eskiden, bayram sabahı olduğunda 7'den 70'e herkesi tatlı bir heyecan sarar, özellikle çocuklar yeni elbiselerini ve yeni ayakkabılarını giydiklerinde mutluluklarına diyecek yoktu doğrusu. Önce anne ve babalarının ellerini öpen çocuklar, sırasıyla dede, nine, abla ve ağabeylerinin de ellerini öptükten sonra sıra, elinde bir torbayla yakın komşularını ziyaret ederek ellerini öpmek ve bayram çerezlerini istemeye gelirdi. Hoş istemeseler de ellerindeki torbanın ne manaya geldiği bilinir ve çerezleri verilirdi. Toplanan bu çerezler daha sonraki günlerde keyifle yenmek içindi. Daha sonra, yakınlık sırasına göre, amca, dayı, hala, teyze gibi akrabalar ziyaret edilir ve elleri öpülürdü. Şimdi diyeceksiniz ki bugünkü bayramlarla eski bayramlar arasındaki fark nerede?
Evet sevgili okuyucularım:
O günlerde çocuklar büyüklerinin ellerini öptüklerinde ödüllendirilirlerdi. Şimdilerde bu adet giderek kalkmaktadır. Çocuk büyüğünün elini öptüğünde bir beklenti içine girmektedir. Ne hikmetse büyükler bu beklentiyi ya görmezlikten gelmektedir veya anlayamamaktadır. Giderek unutulmakta olan bu ödüllendirme bayram harçlığıdır. Küçük bir ayrıntı gibi görünen bu ödüllendirme aslında çocukların dünyasındaki ikinci bayramdır.
Bu duygularla hepinizin Mübarek Ramazan Bayramı.kutlarım. Tüm inananlar birbirlerine daha çok yakınlaşsın, dargınlıklar ortadan kalksın, kardeşlik ve dostluk duyguları daha da kuvvetlensin. Tüm insanlar neşe ve mutluluk denizinde yüzsün. Büyüklerimizin ellerini öpmeyi sevdiklerimize sarılmayı onlarla vakit geçirmeyi çok özledik. Hep birlikte Sağlıklı, huzurlu şeker tadında bayramlara ulaşmak dileğimle… Başta şehit ailelerimiz ve gazilerimiz başta olmak üzere, bu vesile ile bir kez daha yaşadığımız depremler ve sel felâketleri sebebiyle ebediyete irtihal eden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı diliyorum. Mübarek Ramazan bayramımızı en içten dileklerimizle kutlarım.