Hiç bu kadar heyecansız bir seçim yaşamamıştık.
Özellikle iktidar kanadında alışılmadık bir durgunluk var. İtiraz edecekler belki ancak iktidar yorgunluğu yaşıyorlar sanki. Yirmi yıl tek başına yönetimde kalan bir siyasi parti ve lideri için normaldir.
Diyeceklerinin hepsini demiş yapacaklarının hepsini yapmış gibiler.
Bizden bu kadar der gibi bir duruşları var. Diyecek sözleri kalmamış sanki!
Çılgın projeleri falan yok. Ya seçmenlerin çılgın projelere inançları kalmamış ya da çılgınlığın da bir sınırı olmalı diye düşünüyor.
Kanal İstanbul çılgın bir projeydi ama yapılamadı.
Aya gitmek için 2023 ü hedef göstermişleri ancak onu da yapamadılar.
Kendi uçağımız havalarda diye astıkları seçim afişleri de boşa çıktı maalesef.
Ülkeyi böylesine heyecanlandıran, toplumsal dalgalanmalar oluşturan söylemlerden uzak duruyorlar bu seçimde.
Akdeniz petrolü, Karadeniz doğalgazı da sanki seçmende çok fazla karşılık bulmamış gibi. Enflasyonu düşüreceğiz dedikçe özellikle gıda maddelerinde fiyatlar yükseliyor. Et ve süt ürünlerindeki fiyat artışları kontrol edilemiyor.
Söz verip de yapamadıkları her şeyi Lozan Antlaşması'nın gizli maddelerine bağlıyorlardı. 2023 de bu maddelerin hükmü kalmayacak ve ülke şaha kalkacaktı.
Zaten ne olduysa bu 2023 le birlikte oldu. Sanki gelmeyecekmiş gibi hedef gösterdikleri 2023 gelip çatınca yönettikleri ülkenin insanlarına diyecek söz bulamadılar.
İşte 2023; buyurun aya mı gidiyorsunuz, kanal mı yapıyorsunuz, madenleri mi çıkartıyorsunuz, uçak mı yapıyorsunuz, ekonomiyi mi düzeltiyorsunuz, bulduğunuz petrolü mü işletiyorsunuz… Ne yapacaksanız yapın diyor insanlar!
Geçmiş seçimlerde bu tür söylemlerle halkın karşısına çıkan iktidar partisi bu defa seçim çalışmalarını muhalefeti suçlama üzerine yoğunlaştırmış. Kendilerini anlatma yerime muhalefeti eleştiren bir seçim çalışması yapıyorlar.
Yaşadığımız seccade krizi bunun en belirgin örneğidir.
Öte yandan muhalefetin özellikle parasal konularla ilgili vaatlerine karşı çıkarak yürütüyorlar seçim politikalarını.
Geçmişte iktidar şunu yapacağız derken muhalefet nasıl yapacaksınız veya yapamazsınız diye çırpınarak enerjisini tüketiyor, kendini anlatmaya vakit bulamıyordu.
Şimdi rolle değişmiş gibi görünüyor. Muhalefet ne söylerse iktidar; nasıl yapacaksınız, yapamazsınız diye itiraz ederek vakit öldürüyor.
Kendi yapacaklarından çok muhalefetin yapamayacaklarını anlatıyorlar.
Çok sayıda televizyon ekranında aynı görüntü; bir araya gelmiş kıdemli ekran konukları ha bire muhalefete saldırıyorlar.
Öte yandan iktidar partisinin genel başkanı Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı her konuşmayla neredeyse her saat televizyon ekranlarında yer alabiliyor. Aynı süreyi muhalefet partisi adaylarına tanımıyorlar. Buradaki adaletsizlik başlı başına bir sorun zaten.
Ancak iktidarın söylemlerinde halkı heyecanlandıracak önemli bir açıklama göremiyorsunuz. Eskiden halkı şaşırtan konuşmalar yapan iktidar partisi lideri bu seçimde henüz o tempoya çıkamadı.
Kendini tekrarlayan konuşmalar yapıyor. Sadece muhalefeti eleştiriyor.
Gelişen Türkiye'de bu gelişmiş ülkenin insanlarına heyecan verecek söylemler geliştirmek lazım. Geçmişten bunları bildiğimiz için bu eksikliği hissediyoruz.
Bu söylemsizlik sandığa nasıl yansır derseniz, bizim insanlarımız heyecanlı nutukları sever. Seçim vaatleri de hani kulağa hoş gelir ya… İnsan arıyor işte. Umutlanıyor!
Sükût ikrardan gelir derler atalarımız. Bu sessizlik bir şey mi anlatıyor yoksa!
Biz biraz dinlensek mi acaba der gibi.