Mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan isimleri televizyonlardan canlı yayınlanacak bir açık oturumda ekranlarda görmek istiyoruz.
Sosyal medyada okudum; bu açık oturum, hani şu yardım kampanyasında ortak yayın yapan televizyonlar gibi tüm televizyonlardan aynı anda yayınlansın ve reklam gelirleri deprem bölgesine gönderilsin diyenler var.
Bu seçim gerçekten ülkemiz için çok önemli. Onun için de böyle bir açık oturum da çok önemli. Adaylar birbirlerinin karşına geçerek ve gözlerinin içine bakarak konuşmalı.
En son İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı için yenilenen seçimde ilk seçimde en fazla oy alan iki adayın açık oturumunu izlemiştik.
Eski Türkiye'de bu tür programlar sık sık yapılır ve seçmen ilgiyle izlerdi.
Şimdi yapılmıyor nedense! Ana muhalefet partisi yakın geçmişte ısrarla çağrıda bulunmasına rağmen iktidar partisinden olumlu bir yaklaşım gelmiyor.
İktidar sorgulanmayı pek sevmiyor galiba!
Farklı ekranlarda birbirlerine veryansın ediyorlar.
Birbirlerinin arkasından demediklerini bırakmıyorlar.
Her aday kendine bir televizyon bulup konuşuyor ancak sadece kendi taraftarları dinliyor. Farklı seçmen gruplarına ulaşamıyor. Kendini onlara anlatamıyor.
Öyle bir hale geldik ki televizyonlarımız da ayrıldı. Bazı kanallar apaçık iktidar yanlısı yayınlar yaparken bazı kanallar da apaçık muhalefet yanlısı yayın yapıyor. Gazeteler de öyle.
Hepsi sahibinin sesi!
Peki, seçmen bu yayınlardan hangisine itibar edecek de tercihini ona göre kullanacak?
Böyle bir yayıncılık yeni Türkiye'nin yeni gelişen bir gerçeği olmalı!
Hal böyle olunca liderlerin bir arada ve birlikte konuşmaları kaçınılmaz oluyor.
Toplanacaklar bir masanın etrafına ve diyeceklerini böyle bir ortamda diyecekler.
Mertçe ve cesurca! Liderlik bunu gerektiriyor.
Demokrasi de buna işaret ediyor.
Ortaya gerçek bir sonuç çıkacaksa seçmenin gerçek bilgilere sahip olması gerekiyor.
Şunu biliyoruz; her siyasi partinin kemikleşmiş bir oyu vardır. Onun hiçbir durumda görüşüne etki edemeyeceğiniz bir seçmen kitlesi vardır. O kitle gözü kapalı gider ve oyunu taraftarı olduğu siyasi partiye verir. Ona ne deseniz kâr etmez.
Onlar için bu tür açık oturumlar gereksiz olabilir. Yine onlar seçim sonucunu etkileyecek kadar da çoğunluğa sahip değillerdir. Onlar hep bildiklerini okurlar.
Asıl seçim sonucunu etkileyecek olanlar kararsız denilen büyük çoğunluktur.
Kararsız olarak adlandırılması biraz hafife almak gibi algılansa da ülkelerde seçimlerin sonucunu bunlar belirler. Bu tür açık oturumlar bu sessiz çoğunluğa çok iyi gelir. İyice değerlendirmeden ve kendince bir analiz yapmadan oyunu vermeyen bu seçmenler yapılacak açık oturum sonunda hangi liderin daha gerçekçi olduğu konusunda kesin bir kanaate ulaşacaklardır.
Bu da seçim sonucunu etkileyecektir.
Daha seçime vakit varken seçimde resmen aday olmuş isimlerin böyle bir programda bir araya gelerek, ülke seçmeninin karşısına topluca geçmelerini çok önemsiyoruz. Seçmen bunu istiyor. Bu tabloyu görmek istiyor.
Ülkemizin başta ekonomik sorunları olmak üzere her türlü derdine nasıl çareler üreteceklerini hem seçmenin hem de birbirlerinin gözünün içine baka baka söylemeleri onlara oy verecek seçmenlerin ortak istekleri olarak dile getiriliyor.
Teknoloji çağında teknolojiden yararlanmak gerekir.
Adayları bir açık oturumda televizyon ekranında görmek istiyoruz.
Bu talebin toplumda dillendirildiğini görüyoruz.
Öyleyse, buyurun ekran sizin diyoruz!