Gözlerini yumdu. Kirpikleri siyah, siyah parladı göz kapaklarının kenarında. Kirpiklerinin doğduğu yerde sanki çimen yeşili incecik bir çizgi vardı. Göz kapakları kelebek kanadı gibi açılınca, gözleri doğdu gözlerine adamın. O gözler ki öyle içten, öyle sevecen, öyle çocuksuydu ki, adamın göz bebekleri eriyip gitti o gözlere bakarken.
Sanki hiç kimsenin görmediği bir çiçek açmıştı gözlerinde. Gök kuşağının tüm renkleri olan bir çiçekti o çiçek. Göz bebeklerinde gördüklerinde, Birden uyandılar gördükleri düşten. Irayıp gittiler gerçek dünyadan masallar diyarına doğru. Sır oldular gün ışığında. Öğle üzerine doğru soğudu hava. Soğuk havalarda çiçekler açmaz derlerdi. O soğukta pembe bir çiçek düştü kaldırıma. çiçeğin kokusu buğulandı, yandı adam. Çiçeği tutup almak istedi düştüğü yerden. Tam çiçeğe yöneldi, bir deli rüzgar, bir fırtına. Savruldu ne varsa sağa sola. Kış ortasında kaldırıma düşen pembe çiçek de bir uçurma gibi savruldu. Birden kayboldu. Adam bir ağladı, bir ağladı ki. Rüzgar hala esiyor, çok uzaklardan denizin dalga sesi çınlıyordu kulaklarında. Adam kendini dalga sesinin geldiği denize doğru sürdü. Rüzgar hala esiyordu. Denize ulaştığında, kocaman dalgaların el sallar gibi, adama bir gurbet masalı anlatıyordu. Duymadı adam, usuldan uzaklaştı. Deli dalgalar çağıldıyordu ardında. Adam dalgalardan uzaklaştıkça, dalgaların çığlığı azalacağına artıyordu. Çok uzaklara çok uzaklara gitmek istedi. Yürüdükçe takadı kesildi. Paltosuna sarıp ulu bir ağacın altında uyudu kaldı. Rüzgar yağmura, yağmur kara dönüştü. Kar yükseklere daha çok yağar ya, adamın üzerine kar yağdı, yağdı. Uyudu hep. Günlerce adamı aradılar. Bulamadılar. Umudu kestiler adamdan. Kış bitti. Cemreler düştü. Karlar eridi tepelerde. Ilık,ılık rüzgarlar esti denizden. Adam uyandı uykusundan doğruldu. Kaldırıma düşen pembe çiçeği Gök kuşağının tüm renklerini sergileyen çiçeği kollarının arasında buldu. Kokladı, kokladı. Eriyen göz bebekleri tekrar oluştu. İnanmadı. Görüyor muyum deyip maviliklere baktı. Bir bağırdı adam yer gök inledi. Görüyorum. Bulutları, denizi, çiçekleri görüyor, baharı duyuyorum deyip, umudu, pembe çiçeği eline alıp yürüyüp gitti. Ne o adamı gören oldu, ne de o çiçeği gören oldu. Çünkü her ikisi de umuttu...!!! M.Yayla-Görele