Dün yine yapayalnız dolaştım yollarda
Yağmurlarda ıslanan bomboş sokaklarda
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
*** ***
Unutmak kolay demiştin alışırsın demiştin
Öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
*** ***
Yıllar ikimizden de çok şeyler götürmüş
Sen yeni yuva kurarken beni paramparça bölmüş
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
*** ***
Unutmak kolay demiştin alışırsın demiştin
Öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
Evet bugün tarihlerden 1 Şubat, bundan 22 yıl önce 1 Şubat 1999 tarihinde yukarıdaki şarkı sözlerinden de anlaşılacağı gibi Türkiye'mizin dünya ülkelerince tanınmasında da Barış Elçiliği yapmış, netice itibariyle de Türk turizmine büyük katkıları olmuş, çocukluğumuzun Barış Abisi, çok yönlü Usta Sanatçımız Barış Manço'yu, aramızdan ayrılışının 24. yılında saygı, sevgi, rahmet, özlem, anarak başlamak istedim.
1 Şubat 1999 tarihini unutmam çünkü Usta sanatçımız kaybettiğimiz tarihlerde bende vatani görevimi yapıyor ve tam o tarihlerde o saatlerde terhisime 1 ay gibi kısa bir süre kalmış ve ben ameliyata girmiştim. Ameliyattan çıktım ve zaten uyutulmadım için her şeyi duyuyor ve gözlüyordum Hastanede çalan radyolarda hep usta sanatçının şarkılarının çalması dikkatimi çekti ve sordum” neler oluyor hemşire hanım” dedim “”Adam Olacak Çocuğun sunucusu Barış Manço vefat etti” diye üzülmüştüm.
O bir yanı derviş, bir yanı çocuk olan; bir tarafı doğuya bir yanı batıya bakan; bir ayağı Anadolu’da bir ayağı dünyanın dört bucağında olan sanatçılarımızdan…
Bana göre, küçüklüğümüzde TRT’de izlediğimiz Adam Olacak Çocuk’un sunucusu olan; farklı görünüşlü, şaka gibi bir adamdı. Dünyayı diyar diyar gezen ve çocuklara yönelikmiş gibi gözüken şarkılar yapan bir ünlüydü sadece. O mimikleri ve el-kol hareketlerini nasıl o kadar seri yapabildiğine şaşırdığım; çocuk aklıyla çok ve hızlı konuşmaktan yorulup yorulmadığını düşündüğüm garip biriydi işte Barış Manço…
Sanatçı ‘‘üreten’’ demekse, üretirdi Barış Manço...
Sanatçının ‘‘ufku geniş’’ olmalıysa, ufku genişti Barış Manço'nun...
Sanatçı ‘‘Toplumun bir adım önünde’’ olmalıysa bir adım öndeydi Barış Manço...
Sanatçı ‘‘kendi tarzını yaratmalı’’ ise tarzını yaratmıştı Barış Manço.
Hem zeki, hem akıllıydı Barış Manço, gözlemciydi. Türk insanı, hatta dünya insanını çok iyi tanırdı; neyi seveceklerini adı gibi bilirdi.
Türkiye'de müzik yapmak çok zordur. Şimdi ‘‘Eğer öyleyse müzik dünyasındaki bu bereket neyin nesi?’’ diyeceksiniz. ‘‘Zor’’ derken kaset yapmaktan söz etmiyorum; gerekli parayı cebinize koydunuz mu bütün stüdyolar emrinizde. Dillerde gezen şarkılar yapmaktan da bahsetmiyorum; Yüzlerce bardan birinde de şarkı söylemek değil benim dediğim. Sesiniz idare ederse, eliniz ayağınız da düzgünse, ezberinizde popüler on tane şarkı varsa sizi kimse tutamaz, alın elinize mikrofonu. Kimse ‘‘Bu da nereden çıktı’’ demez, arada kaynar gidersiniz. Zor olan ‘‘şarkı’’nın önüne geçebilmektir. Zor olan ‘‘seviye’’yi düşürmeden dinletebilmektir.
Zor olan 7 yaşındakiyle 77 yaşındakini aynı şarkıda buluşturabilmektir.
Ve zor olan yıllar yıllar boyu bunu sürdürebilmektir.
Barış Manço zoru başarmıştır.
Barış Manço hiç pazar eklerinde görülmemesine rağmen ‘‘sanatçı’’dır.
Barış Manço sabaha karşı bar kapısında paparazzilere yakalanmamasına rağmen ‘‘sanatçı’’dır.
Barış Manço evliliğini hayranlarından saklamamasına rağmen ‘‘sanatçı’’dır.
Barış Manço hiç ‘‘Maraba Televole’’ demediği halde ‘‘sanatçı’’dır.
Barış Manço erkekliğini abartmadığı halde ‘‘sanatçı’’dır.
Barış Manço hiç genç görünmeye çalışmamış, mesela saçlarını boyatmamıştı; çünkü o zaten ‘‘genç’’ti, hatta ‘‘çocuk’’tu.
O kadar ki kırk yaşına gelen herkese ‘‘Dinozor’’ diyen genç sanatçılar (!) bile Barış Manço için asla böyle bir yakıştırma yapmadılar.
Mizah, unutulmaya yüz tutmuş deyimler, atasözleri, kaybolan değerler, kol düğmeleri, babaanneler, hala kızı Zehra'lar, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'lar, davetler, hendekler, eşşekler... Belki de ilk kez şarkı sözleri aşkın esaretinden kurtuldular... Ellerin de konuştuğunu öğrendik sayesinde.
Yaşarken söyleyemediklerimiz
Bir zaman övgü dolu yazılar okuyacak, programlar seyredeceksiniz. Gelenek yine bozulmayacak; sağlığında esirgediğimiz güzellikleri, ölümden sonra cömertçe sunacağız. Nasıl olsa artık şımaramaz, ‘‘Ben neymişim’’ diyemez, kendini bulunmaz hint kumaşı zannetmez. Nasıl olsa artık onu mutlu edemeyiz, rahatça övelim; bizi duyamaz, korkmayalım.
Burada yazıma son verirken bir kez daha Türkiye'mizin dünya ülkelerince tanınmasında da Barış Elçiliği yapmış, netice itibariyle de Türk turizmine büyük katkıları olmuş, çocukluğumuzun Barış Abisi, çok yönlü Usta Sanatçımız Barış Manço'yu, aramızdan ayrılışının 24 yılında saygı, sevgi, rahmet, özlem, anıyorum. Mekanı cennet olsun. Işıklar içinde uyusun!...