Nasıl unuturum çocukluğumu. O güzel oyunları,Sabahtan akşama yorulmadan dere,tepe demeden koşmalarımı. Bazen aklıma oyuncak düşünce, terekten bıçağı kapıp dışarıda ki yumuşak ağaçlara koşmalarım. Hemen bahçeye oradan uçarak derenin kenarına gider ortası delik patlanguçluk dallarından keser, hasırayarak eve çıkardım. Patlanguçluk dalını bir karış uzunluğunda keserdim. Soba karıştırdığımız demiri kızdırır ortasındaki ödünü yakardım tüttüre, tüttüre. Tabanca namlusu gibi olurdu patlangucumun namlusu. Sonra deliğine göre Çubuğunu yapardım ustalıkla, Sanki arının bal yapması gibi içgüdüsel, Sanki bir ustanın yanında öğrenmiş gibi yapardım patlanguçumu. Çubuğunun ucunu taşa vuru vura sarımsak püsgülü gibi yapardım. Sonra hazırdı oyuncağım. Evin yanlarında biten yeşil yapraklı bandık diye tanıdığım yaprakları kokulu yaprakları elimin içinde fındık büyüklüğünde hazırlar, çubuk yardımıyla patlaguçun deliğine yerleştirirdim. Çubuğun uçuna bir bandık daha sıkıştırır, çubuğu ileri sürünce branğ, branğ patlatırdım. akşamlara kadar patlanguç patlatırdım mahallerde. Sonra koşmaktan yorulur eve dönerdim. Biz hep oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Şimşirden misketler yapardık. Eski bilyelerden kaymak için arabalar yapardık. İpten dümeni olurdu bayırlarda sirk cambazları gibi kayardık. Bazen düşerdik. Dizlerimiz parçalanırdı. Ağlardık. Kan çiçekleri açardı dizlerimiz. Sonra kabuklanırdı dizlerimizin yarası. Haftalar sonra bir daha düşmemişsek eğer, ağaç kabukları gibi düşü verirdi yaralarımızın kabukları. Sonra deniz kıyısına inerdik. Çakıl taşları, midye kabukları toplardık. Çakmak taşları toplar bir birine vurarak ateş çıkarmasını izlerdik. Denize taş savurur Kimin taşı daha çok sekerse onu şampiyon yapardık. Mahallede ki kızlara beş taş oynamaları için yuvarlak çakıl taşları getirirdik. Ellerimizi öyle bir kullanırdık ki. Şimdi bakıyorum da çocuklar ellerini hiç kullanamıyorlar. Ellerini kullanamayan nasıl cerrah olur? Çamur yoğurmayan el nasıl çalışır? Nasıl kalem tutar? nasıl yazı yaza bilir?Gelin çocuklara ellerini kullanmasını öğretelim. Bıçakla meyve soymasını ,bıçakla oyuncaklar yapmasını öğretelim. Bıçaklar kör olsun ellerini kesmesinler. Hayatın gerçek oyuncaklarını kendileri keşfetsinler. Üretsinler. İnternet oyunlarının esiri olup gözlerini kör etmesinler. Haydin var mısınız çocuklar kibrit çöpünden evler yapın, ağaçları oyun kayık yapın, Eller çok önemli bir organdır. işlesin. Gözler üretmez ancak bakar, seyreyler, ama eller aletleri kullanır işler, işler...!!! M:Yayla-GÖRELE
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa YAYLA
Yazı Detayı
Bu yazı 115+ kez okundu.
OYUNCAĞIM PATLANGUÇ
Nasıl unuturum çocukluğumu. O güzel oyunları,Sabahtan akşama yorulmadan dere,tepe demeden koşmalarımı. Bazen aklıma oyuncak düşünce, terekten bıçağı kapıp dışarıda ki yumuşak ağaçlara koşmalarım. Hemen bahçeye oradan uçarak derenin kenarına gider ortası delik patlanguçluk dallarından keser, hasırayarak eve çıkardım. Patlanguçluk dalını bir karış uzunluğunda keserdim. Soba karıştırdığımız demiri kızdırır ortasındaki ödünü yakardım tüttüre, tüttüre. Tabanca namlusu gibi olurdu patlangucumun namlusu. Sonra deliğine göre Çubuğunu yapardım ustalıkla, Sanki arının bal yapması gibi içgüdüsel, Sanki bir ustanın yanında öğrenmiş gibi yapardım patlanguçumu. Çubuğunun ucunu taşa vuru vura sarımsak püsgülü gibi yapardım. Sonra hazırdı oyuncağım. Evin yanlarında biten yeşil yapraklı bandık diye tanıdığım yaprakları kokulu yaprakları elimin içinde fındık büyüklüğünde hazırlar, çubuk yardımıyla patlaguçun deliğine yerleştirirdim. Çubuğun uçuna bir bandık daha sıkıştırır, çubuğu ileri sürünce branğ, branğ patlatırdım. akşamlara kadar patlanguç patlatırdım mahallerde. Sonra koşmaktan yorulur eve dönerdim. Biz hep oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Şimşirden misketler yapardık. Eski bilyelerden kaymak için arabalar yapardık. İpten dümeni olurdu bayırlarda sirk cambazları gibi kayardık. Bazen düşerdik. Dizlerimiz parçalanırdı. Ağlardık. Kan çiçekleri açardı dizlerimiz. Sonra kabuklanırdı dizlerimizin yarası. Haftalar sonra bir daha düşmemişsek eğer, ağaç kabukları gibi düşü verirdi yaralarımızın kabukları. Sonra deniz kıyısına inerdik. Çakıl taşları, midye kabukları toplardık. Çakmak taşları toplar bir birine vurarak ateş çıkarmasını izlerdik. Denize taş savurur Kimin taşı daha çok sekerse onu şampiyon yapardık. Mahallede ki kızlara beş taş oynamaları için yuvarlak çakıl taşları getirirdik. Ellerimizi öyle bir kullanırdık ki. Şimdi bakıyorum da çocuklar ellerini hiç kullanamıyorlar. Ellerini kullanamayan nasıl cerrah olur? Çamur yoğurmayan el nasıl çalışır? Nasıl kalem tutar? nasıl yazı yaza bilir?Gelin çocuklara ellerini kullanmasını öğretelim. Bıçakla meyve soymasını ,bıçakla oyuncaklar yapmasını öğretelim. Bıçaklar kör olsun ellerini kesmesinler. Hayatın gerçek oyuncaklarını kendileri keşfetsinler. Üretsinler. İnternet oyunlarının esiri olup gözlerini kör etmesinler. Haydin var mısınız çocuklar kibrit çöpünden evler yapın, ağaçları oyun kayık yapın, Eller çok önemli bir organdır. işlesin. Gözler üretmez ancak bakar, seyreyler, ama eller aletleri kullanır işler, işler...!!! M:Yayla-GÖRELE
Ekleme
Tarihi: 12 Ocak 2023 - Perşembe
OYUNCAĞIM PATLANGUÇ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.