Yoksulluk sınırı diye açıklanan rakamlar ve bu rakamların altında bir ücretle çalışarak veya emekli maaşı alarak yaşamlarını sürdürmeye çalışanlar ayrı bir yazının konusu olabilir.
Biz bu yazımızda yoksul oldukları için devlet desteğiyle yaşamlarını sürdürenlerin Büyün Türkiye fotoğrafındaki yerlerini görmeye çalışacağız.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının açıkladığı 2022 Mart ayı rakamlarını Cumhuriyet Gazetesi, nüfusun yüzde 32 si devletten aldığı destekle yaşamlarını sürdürüyor şeklinde haber yapmış.
Devletten; sağlık, gıda, barınma, yakacak, yiyecek gibi temel ihtiyaçlarda 6 milyon hane destek alıyormuş. Nüfus bazında ise ülke insanımızdan üç kişiden birisi devletten destek alıyor. Bunlar Bakanlığın resmi rakamları.
Bir de vakıfların, derneklerin, sivil toplum kuruluşlarının, hayırsever yurttaşlarımızın verdiği destekler var. Bunlar kayıtlara geçmiyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aslında bu rakamları çok büyük hizmetler yapıyoruz demek için paylaşıyor.
Bu ülkede bu kadar insan neden devlet desteğine ihtiyaç duyuyor diye sorgulamıyor.
Türkiye Aile Destek Programı kapsamında yaptığımız yardımların parasal karşılığını 15 milyardan 25 milyara çıkardık derken aslında ülkede var olan yoksulluğu söylüyor.
Başarılı bir yönetim bu tür yardımları azaltmakla övünmeli!
Ülkede herkesin işi ve aşı var ki devlete ihtiyaç duymadan yaşayıp gidiyorlar demeli.
Eskiler buna; “Şeceat arz ederken sirkatin söyler” derlerdi.
Ne anlama geldiğini bi zahmet bakıp öğreniverin!
Devlet elbette yoksul vatandaşına destek olmak zorunda. Ancak öncelikle vatandaşlarının devlete muhtaç olmayacağı ülke şartlarını oluşturmak zorunda… Başarılı olmak bu olmalı! Ben şu kadar yoksula destek oluyorum demek yerine benim ülkemde yoksul sayısı hızla düşüyor demek durumunda. Bu siyasi partinin yönetime gelirken ortaya koyduğu 3 Y kavramını hatırlıyor musunuz? Bunlardan birisi de yoksulluktu. Yoksulluğu ortadan kaldıracaklardı.
Pek kalkmışa benzemiyor. Hatta 20 yıl sonra yine aynı şeyleri söylüyorlar.
Devletten yoksulluk desteği almak öyle kolay değildir. Devlet adama öyle kolay kolay destek vermez. Araştırır soruşturur ve gerçekten yoksul olanlara destek olur.
Bakanlığın rakamları bu manada doğrudur.
Şimdi sormak lazım “En lüks konutlar satılıyor, son model arabalar alıcı buluyor, yeme içme yerleri tıklım tıklım” diyenlere; Bu yoksulların bu konutlarla bu arabalarla bu yeme içme yerleriyle bir bağlantısı var mı?
Onları oralarda görebiliyor muyuz?
Büyüyen Türkiye'den bunlar ne kadar refah payı elde ediyorlar?
Bir ülkenin bu kadar yoksulu varken o ülkenin zenginliği nasıl açıklanabilir?
Bunun bir tek açıklaması olabilir; Gelir dağılımının hakça yapılmadığı gerçeğidir. O ülkede milli gelir adaletli bir şekilde dağıtılmıyor demektir. Hakça bir bölüşüm yoktur dilinden Hak' kı ve Adaleti düşürmeyenlerin yönettiği ülkede.
Ülkenin kalkınmışlığını ve büyüdüğünü bu kesimin dışarıda tutulduğu bir değerlendirmeyle açıklarsanız devletten destek alan hanelerin sayısı artmaya devam eder.
Daha çok yoksula daha çok destek olmak o ülkenin zenginliği anlamına gelmez. Olması gereken daha az yoksula daha az yardım etmektir.
Gerçekçilik yoksulluğu ortadan kaldırmaktır.
Bunu sağlamadıkça o ülkede hiçbir şey olması gerektiği gibi olmayacaktır.
Yönetimler de var sayarak hem kendilerini hem de ülke halkını kandırmaktan öteye geçemeyeceklerdir. Ülke gerçeğini görmek isteyenlerin bu tabloya ilgisiz kalmaları, bu hane halklarını göz ardı etmeleri mümkün değildir.