Yılları bir bir yaktığım kasabada son aylarda gözle görünür değişimler görmek mümkün. Köyden kasabaya gelenler azalmış durumda olsa da kimsenin umurunda değil. Kapanın elinde kalmış bir ganimet gibi kasaba. Benim kasabam hiç bu kadar ezik ve hayallerini yitirmişliği yaşadığını hatırlamıyorum. Heyecanı bitmiş insanların yaşadığı, Umutlarının kaf dağının ardına saklandığı bir belde artık benim kasabam. Doğal gaz geliyor diye sevindik. Çağ atlayacaktık. Evlerimiz iş yerlerimiz şenlenecek derken,birde baktık ki, Soğuksu mahallesi girişinde sınır koyulmuş doğal gaz hattına. Benim bildiğim yaşadığım kasabada Soğuksu Mahallesi bir ekoldür. Evleri eski Görele'yi anlatırken, sokakları mazinin derinliklerinden haykırır kasabaya. Ufacık kasabanın her yerine hatlar çekilirken ufacık kasabanın Ufacık Mahallesine kazma vurulmayıp sonraya bırakılması kırdı beni. Neden mi? Bende bir Soğuksu'luyum da ondan. Hiç olmazsa bir başlangıç yapıp bir iki kazma vurup bizde umutlansak olmaz mıydı.Benim kasabamda güneş Soğuksu'dan doğar, Kumyalı'dan batar. Bir bütündür benim kasabam. Hepsi candır. Hastalandığımızda hastalıklarımız birdir. Cenazelerimiz de cenazelerimiz hepimizindir. Ben böyle şeyleri hiç önemsemem aslında.Neden önemsedim biliyor musunuz. Eve grderken bu akşam on yaşında bir çocuk durdu önümde
-Amca bakar mısın dedi
-Buyur dedim
-Bizim buraya neden doğal gaz gelmiyor
-Kim dedi gelmeyeceğini dedim
Aval aval baktı gözlerime
-Her yere gelecek, her yere gelecek deyince gözleri ışıdı
Sevinçle arkadaşlarına bir şeyler söyledi. Gözden ırayıp gittiler. İşte kasaba küçük olunca olmayacak yalanlar bile gerçek hissedile biliyor. Ah benim kasabam bir başka. Hele sabah kahvaltıları da meşhur daracık kaldırımlarında. Huy değiştirdi kasaba. Kuş sütü eksik masalarda görgüsüzlük sergileniyor. Çok güzel bir söz vardır.
''Buğday büyüdükçe, başak bağladıkça boynunu bükermiş'' Benim kasabamda hak edilmemiş zenginlikler çoğaldıkça zürafalar gibi uzuyor boyunlarımız. Afiyet olsun...! M.Yayla-Görele