Yazıma Can Yücel’in mısraları ile başlamak istiyorum…
Sebepsiz sevmektir aşk,
Nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe.
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
Hatta sarılamamaktır utançtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?
Güzelliği mi?
Bilmez kimse bu soruların cevabını..
Kimi sever güzelini, kimi sever özelini…
CAN YÜCEL
Yıllar önce Selvi boylum, Al yazmalım filminden zihnimize kazınmış olan “sevgi neydi? sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti…” repliği ile biz, meseleye ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filmi sayesinde “Sevgi emektir” olduğunu sandık…
Ama gelin görün ki günümüzde bu sözün önemi yok olmakta… Sen seversin ve emek verirsin onlar arkasını döner ve koşarak kaçar...
Bu noktada önemli olan neye emek verdiğin, verdiğin emek neye değecek önemli. Sadece istek yetmiyor, inanmak, inanarak yaşarsak emek verdiğimize değiyor.
Japonya’da yaşanmış gerçek bir olayı kahve, sevgi ve emek tadında okuyalım.
Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar.
Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce. Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı.
Peki nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmış?
Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor olmalı. Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar.
Sonra nereden çıktığını farkedemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle…
Adamı sersemletir gördüğü manzara.
Bu nasıl bir sevgi?
Ayağı çivilenmiş kertenkele,
10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmektedir…
Sevdiklerimiz için attığımız her adımda sevgiyi hissetmek gerek. Büyük usta Can Yücel’in dediği gibi;
“Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…”
Her gününüze, her adımınıza emek verin.
Sevgiyle adım atın…