Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Hayrettin Günay
Köşe Yazarı
Hayrettin Günay
 

MUZAFFER SATIROĞLU ÜSTÜNE

  Mehmet Kaçar aradı geçenlerde. Kaynım, çocukluktan bu yana arkadaşım koldaşım Mehmet Kaçar. Mehmet benim gibi değil... Genelağı iyi kullanıyor. Bu yönde iletişimi iyi... Bana da aktarıyor o ortamda olanları bitenleri... Hayrettin, Satıroğlu ölmüş, Muzaffer Satıroğlu... Okuduğunu aktardı... Sonra anılar, anılar... Muzaffer Satıroğlu Mehmetin de benim de Görele Lisesinden Türk dili ve Edebiyatı öğretmenimizdi... Bizim okuduğumuz yıllarda dersimize Fethi Karamahmutoğlu, o İstanbul'a gidince de Muzaffer Satıroğlu girmişti... Fethi Karamahmutoğlu kuralcıydı, biçimciydi. Onun kuralla­rını, biçimlerini belleyenler sınavda geçerdi. Çok iyi yönü bize "şiir defteri" tutturma" siydi. Kendi beğendiği, sevdiği ozanların şiirlerini yazdırırdı. Tümü de hece şiiriydi yazdırdıklarının. Lirik hece şiirleri... Şiir tohumu ekti içimize... Muzaffer Satıroğlu biçimden çok öze önem verirdi. Tevfik Fikret başta olmak üzere içeriği güçlü, toplumsal bildirisi olan ozanlara daha çok önem verirdi. Onları örnekler, onları işler, onları çok başarılı okurdu... Sınav soruları içeriğe, yoruma, anlayarak anlatmaya yönelikti. Bize çok da belli etmedi yazı yazmanın, yazı üretmenin yolunu açardı... Ben de yazmaya ilgi duyduğum için onun dersi benim için her şeydi... Bu yöntemiyle okumaya, yazmaya, düşünmeye, sorgulamaya yönel­tirdi biz öğrencileri... Lise birde iki yıl yitirip lise ikiden yeniden başlayınca yüz yüze geldim Muzaffer Satıroğlu öğretmenimle. Lise birdeki arkadaşlarım üniversiteye başlamışlardı... Sınıfta tanıdık bir iki arkadaş vardı. Biri de Mehmet Kaçar... İlk yazılıda kaynaştık Muzaffer öğretmenimle. Yazılı sonucunu ilgiyle bekliyorduk. O sanırım sınıfımızdaki bir kız arkadaşımızın evine komşu olurmuş... Arkadaşa yazılı sonucunu şöyle bi çıtlatmış. Bir kişi beş bir kişi sekiz almış. Ötekiler beşin altındaymış... Yazılı okundu sekizi ben almıştım... Lise bitene dek Muzaffer Satıroğlu'ndan aldı­ğım ilk ve son sekiz. Sonraki tüm notlarım ondu. Edebiyat'tan da Kompozisyon'dan da... Arkadaş gibiydik Muzaffer Satıroğluyla. Birlikte "pikniğe" gittiğimiz de oldu. Felsefe öğretmenimiz Abdullah Cesur'la Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenimiz Cemal Say­gılı da olurdu... Kimi arkadaşların yazın ödevlerini yapardım. Muzaffer Bey tanırdı. Gelerek söylerdi bana, sen yapmışsın, derdi... Mehmet Kaçar'ın da benim de "okuma" eksiğimiz yoktu. O yıllarda gazete, dergi okur, önemli yazarlarımızı okuyarak bilirdik. Müzikle, sinemayla da ilgilenirdik. Ömer Seyfettinleri, Reşat Nurileri, Orhan Kemalleri, Aziz Nesinleri, Yaşar Kemalleri, Fakir Baykurtları... bilirdik... Arkadaşlarımıza göre çok ilerdeydik... Muzaffer öğretmenimizin yazın anla­yışı, düşünce anlayışı bizim edindiklerimizle, birikimimizle çakışıyordu. O bize daha geniş bir okuma, öğrenme, yazma yolu açıyordu... Mehmet Kaçar'ın anımsattığını yazıyı yazarken yaşıyorum şimdi... Aziz Nesin'in Öl­müş Eşek yapıtını Muzaffer Satıroğlu baştan sona derslerde okumuştu bize. Mehmet de ben de Aziz Nesin'i bir iki yapıtından tanıyorduk. Arkadaşların çoğu "Ölmüş Eşek"le tanıdı Satıroğlu'nun edebiyat dersinde Aziz Nesin'i... Aziz Nesin'in ödüllü bir yapıtı vardı; Üç Karagöz Oyunu. Mehmet Kaçar özellikle o ki­taptan tanıyordu Nesin'i. Ahmet Amca'nın kitaplığında varmış bu kitap. Mehmet de, Hasan Kaçar da, İbrahim Safa Kaçar da bir iki kez güle güle, birbirlerine anlata anlata okumuşlar bu yapıtı... O yıllarda Aziz Nesin, Yaşar Kemal... gibi yazarları okuyanlara "iyi gözle bakmayan" öğretmenler, okul yöneticileri vardı... Bunu sezerdik. Muzaffer Satıroğlu'na "idarece" baskı yapılıyordu... Sık sık derslerine girerdi okul müdürü... Yıllar sonra öğrendim. Onunla çalışan başka bir değerli öğretmenimden. Bakanlıktan müfettiş gelmiş Muzaffer Satıroğlu'na. Tanışmışlar... Müfettiş adını söyleyince, Satıroğlu, sizin Cumhuriyet'teki bu hafta çıkan yazınızı kestin, dosyaladım... demiş... "Teftiş" yazar-edebiyat öğretmeni havasında geçmiş... Müfettiş, öğretmenimize sen işini iyi yapıyorsun, böyle devam et, demiş... Bana çok şey kattığı için; okumada, yazmada doğruyu bulmama yardımcı olduğu için unu­tulmaz öğretmenimi saygıyla, sevgiyle uğurluyorum sonsuzluğa...
Ekleme Tarihi: 13 Ağustos 2022 - Cumartesi

MUZAFFER SATIROĞLU ÜSTÜNE

  Mehmet Kaçar aradı geçenlerde. Kaynım, çocukluktan bu yana arkadaşım koldaşım Mehmet Kaçar. Mehmet benim gibi değil... Genelağı iyi kullanıyor. Bu yönde iletişimi iyi... Bana da aktarıyor o ortamda olanları bitenleri...

Hayrettin, Satıroğlu ölmüş, Muzaffer Satıroğlu... Okuduğunu aktardı... Sonra anılar, anılar...

Muzaffer Satıroğlu Mehmetin de benim de Görele Lisesinden Türk dili ve Edebiyatı öğretmenimizdi...

Bizim okuduğumuz yıllarda dersimize Fethi Karamahmutoğlu, o İstanbul'a gidince de Muzaffer Satıroğlu girmişti... Fethi Karamahmutoğlu kuralcıydı, biçimciydi. Onun kuralla­rını, biçimlerini belleyenler sınavda geçerdi. Çok iyi yönü bize "şiir defteri" tutturma" siydi. Kendi beğendiği, sevdiği ozanların şiirlerini yazdırırdı. Tümü de hece şiiriydi yazdırdıklarının. Lirik hece şiirleri... Şiir tohumu ekti içimize...

Muzaffer Satıroğlu biçimden çok öze önem verirdi. Tevfik Fikret başta olmak üzere içeriği güçlü, toplumsal bildirisi olan ozanlara daha çok önem verirdi. Onları örnekler, onları işler, onları çok başarılı okurdu... Sınav soruları içeriğe, yoruma, anlayarak anlatmaya yönelikti. Bize çok da belli etmedi yazı yazmanın, yazı üretmenin yolunu açardı... Ben de yazmaya ilgi duyduğum için onun dersi benim için her şeydi... Bu yöntemiyle okumaya, yazmaya, düşünmeye, sorgulamaya yönel­tirdi biz öğrencileri...

Lise birde iki yıl yitirip lise ikiden yeniden başlayınca yüz yüze geldim Muzaffer Satıroğlu öğretmenimle. Lise birdeki arkadaşlarım üniversiteye başlamışlardı... Sınıfta tanıdık bir iki arkadaş vardı. Biri de Mehmet Kaçar... İlk yazılıda kaynaştık Muzaffer öğretmenimle. Yazılı sonucunu ilgiyle bekliyorduk. O sanırım sınıfımızdaki bir kız arkadaşımızın evine komşu olurmuş... Arkadaşa yazılı sonucunu şöyle bi çıtlatmış. Bir kişi beş bir kişi sekiz almış. Ötekiler beşin altındaymış...

Yazılı okundu sekizi ben almıştım... Lise bitene dek Muzaffer Satıroğlu'ndan aldı­ğım ilk ve son sekiz. Sonraki tüm notlarım ondu. Edebiyat'tan da Kompozisyon'dan da...

Arkadaş gibiydik Muzaffer Satıroğluyla. Birlikte "pikniğe" gittiğimiz de oldu. Felsefe öğretmenimiz Abdullah Cesur'la Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenimiz Cemal Say­gılı da olurdu...

Kimi arkadaşların yazın ödevlerini yapardım. Muzaffer Bey tanırdı. Gelerek söylerdi bana, sen yapmışsın, derdi...

Mehmet Kaçar'ın da benim de "okuma" eksiğimiz yoktu. O yıllarda gazete, dergi okur, önemli yazarlarımızı okuyarak bilirdik. Müzikle, sinemayla da ilgilenirdik. Ömer Seyfettinleri, Reşat Nurileri, Orhan Kemalleri, Aziz Nesinleri, Yaşar Kemalleri, Fakir Baykurtları... bilirdik... Arkadaşlarımıza göre çok ilerdeydik... Muzaffer öğretmenimizin yazın anla­yışı, düşünce anlayışı bizim edindiklerimizle, birikimimizle çakışıyordu. O bize daha geniş bir okuma, öğrenme, yazma yolu açıyordu...

Mehmet Kaçar'ın anımsattığını yazıyı yazarken yaşıyorum şimdi... Aziz Nesin'in Öl­müş Eşek yapıtını Muzaffer Satıroğlu baştan sona derslerde okumuştu bize. Mehmet de ben de Aziz Nesin'i bir iki yapıtından tanıyorduk. Arkadaşların çoğu "Ölmüş Eşek"le tanıdı Satıroğlu'nun edebiyat dersinde Aziz Nesin'i...

Aziz Nesin'in ödüllü bir yapıtı vardı; Üç Karagöz Oyunu. Mehmet Kaçar özellikle o ki­taptan tanıyordu Nesin'i. Ahmet Amca'nın kitaplığında varmış bu kitap. Mehmet de, Hasan Kaçar da, İbrahim Safa Kaçar da bir iki kez güle güle, birbirlerine anlata anlata okumuşlar bu yapıtı...

O yıllarda Aziz Nesin, Yaşar Kemal... gibi yazarları okuyanlara "iyi gözle bakmayan" öğretmenler, okul yöneticileri vardı... Bunu sezerdik. Muzaffer Satıroğlu'na "idarece" baskı yapılıyordu... Sık sık derslerine girerdi okul müdürü...

Yıllar sonra öğrendim. Onunla çalışan başka bir değerli öğretmenimden. Bakanlıktan müfettiş gelmiş Muzaffer Satıroğlu'na. Tanışmışlar... Müfettiş adını söyleyince, Satıroğlu, sizin Cumhuriyet'teki bu hafta çıkan yazınızı kestin, dosyaladım... demiş... "Teftiş" yazar-edebiyat öğretmeni havasında geçmiş... Müfettiş, öğretmenimize sen işini iyi yapıyorsun, böyle devam et, demiş...

Bana çok şey kattığı için; okumada, yazmada doğruyu bulmama yardımcı olduğu için unu­tulmaz öğretmenimi saygıyla, sevgiyle uğurluyorum sonsuzluğa...

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş