Kasabada ulu çınarların altında otururken Kasabanın akıllıları volta atar, Keşan peştamal kuşanmış kadınlar kırmızılar içinde köy yerlerinde ürettikleri ürünleri sepetlerinin başında oturup satarken, Kasabanın orta yerine eski model bir taksi gelirdi. Taksinin üzerine İçi sıvı dolu büyük küp kadar cam kavanozun içinde kocaman bir yılanı eski hurda taksinin üstüne koyar, Eline hoperlör alır Konuşmaya başlardı adam. Konuştukça arabanın başında kalabalık artar,millet bir birini ezme pahasına bir adama, bir şişenin içindeki kocaman yılana bakarlardı anlamsız gözlerle. Kalabalık artıkça artar,adam konuştukça açılır, yılanın hikayesini anlatırdı. Adam işinin erbabı olmuştu. Öyle bir konuşuyordu ki saatlerce adam konuşsa kimsenin dikkati dağılmadan adamı dinliyordu kasabalı. Adam tam bir usta gibi kasabalının tam kıvama geldiği bir zamanda baklayı ağzından çıkarıyor, Açtığı koliden kahve renkli cam şişeleri çıkarır, Mucize dediği ilacın tanıtımına geçerdi. Kalabalığın içinden birini çeker alırdı yanına, Ağrıyan yerini sorardı. Adam bacaklarını gösterirdi. Çünkü benim kasabamın yokuş yolları bacaklarda takat bırakmazdı. Satıcı adamın bacağını açar mücize dediği ilacı pamukla sürerdi dizlerine. Biraz sonra sorardı.
-Ağrıyor mu?
Adam Geçti derken kalabalık hareketlenirdi.şişedeki yılana değil bir kutu ilaç alma yarışına düşerdi insanlar. Ağrısı olan kendi için ,Ağrısı olmayan babası anası yakını için Paralar, İlaç şişeleri havada uçuşurdu.İlaç biter,Adam yılanı arabaya koyar,Eski arabasına biner tüyer giderdi. Kasabada daha ne güzellikler vardı. Mesela delileri. Sevimli sevimli oldukları kadar da becerileriyle kasabaya damga vurmuşlardı. Ali baba kışın karda yalın ayak gezerdi. Uzun paltosunun içinde bir dev gibi debelenir öne yatık yürürdü,Emmi mutta kardeşler vardı kol kola gezerlerdi. İkizdiler kibrit kutusunu severler,filitresiz yanmayan ciğaraları dudaklarının tam kenarına kıstırırlar gezerlerdi.Tuluklarını biri şirirken biri indirirdi. Sanki demirci körüğü gibiydi yanakları. Deli hasan kemenceye aşıktı elinde kemençesi çalar,çalardı. Adını hatırlayamadığım cam bardak yiyen biri daha vardı.Camla toprağı katık ederdi.Ne dili kanardı,ne de hastalanırdı. Şimdi bakıyorum da ne sahtekar ilaç satan adam var, Ne kasabanın delileri, Bir iki koca çınar var duran. Bir kaç tane de deli olmaya namzet aday. Şimdi ki deliler o eski deliler gibi candan olmasa da olgunlaştıkça onları geçecek bundan eminim. ''Atın iyisine doru,Adamın delisine yiğit derlermiş.''!!! M.Yayla-Görele