Her haziran günler uzun gurbetlere ne çok benzer. Gün saat üçte başlar yirmi bir sularında demir atar akşamın kıyısında ki gece limanına. Bu kadar uzun zaman içine neler neler sığar sığar. Sabahın ilk ışıklarıyla bir telaş başlar. Dut ağaçlarından, o kocaman nasırlı kalın dallardan kışın yağan kar taneleri gibi dutlar tentelere silkelenir. Tentenin dört köşesinde dört kişi. Kocaman ağaçta canı cebinde cambaza benzeyen bir adam veya bir kadın. Dallarla dans eder. kocamış nasırlı eller gibi dalları tekmelerken dalın kırılıp
ayağının altından uçuruma yuvarlanacağını düşünmez. Bu uğurda nice canlar yok olsa da pekmez sevdası gözlerde bir perde olur. Ağaçlar cambazlarla, cambazlar dut dallarıyla oynaşır. Zor bir uğraşın peşinden tentelere, tentelerden kazanlara alınan dutlar hamur gibi yoğrulur bakır kocaman tavalar kocaman saç ayakların üzerine oturtulur. Bir yangın başlar. Belki de on saat sürecek bu yangının ardından altın sarısı bir tat çıkıverir ortaya. Yana yana tatlanan dut. pekmeze dönmüştür artık. Ben onu tabakta gördüğümde o altın renginde ki iksire ekmek banarken terlerim. Çünkü onun çilesini yanışını, Yandıktan sonra bana rızık oluş öyküsünü bilirim. Çünkü onu oya gibi ben işlemişimdir. Birden aklıma ipek düşer. İpekte yanar, yandıktan sonra ipeğe dönüşür. Yemek yanar, ekmek yanar, çay yanar. Her güzel şey yanarak doğar. Güneş yanar, ay yanar, Tek bir şey yanınca biter. kurur, toprakları ağlatır. işte bu yangınlardan çok korkarım. Yanan ormanlardan, ormanlarda uyuyan o güzel ceylanlardan, kurttan kuştan utanırım. Yangınlardan korkarım. Pekmez tatlıdır da pekmez yangınlarından korkarım. Yapışır deriye.Öyle bir iz bırakır ki silemez yıllar. ölene kadar kanar değdiği yerde. Yanan koca bir orman misali. Kuşlara, kurtlara,ceylanlara... yanarım. Hele dağlanmış ayakta ölmüş ağaçlara ağlarım. Her yangından tat alınmaz. Ormanlar yanarken yüreğim yanar. Et kokar yandığımı hissederim. Ne olur ormanları yakmayın. Ormanlar bizim nefesimizdir. Yanarsa da hemen söndürün bu da vatandaşlık görevidir. Güçüm olsa yalın ayak ormanları söndürmeye giderim. Nasıl pekmezi banmak için yaktıysam. Ormanları da gelecek nesillere bırakmak için yanarım....M.Yayla-Görele