İlk okul yıllarında sınıf öğretmenimiz vardı.Orta boylu bir deri, bir kemik zayıf bir kadındı.Melek öğretmen.Eline tebeşiri alır tahtaya yazı yazarken ikide bir kollarını sallardı.Yazı yazacak gücü yoktu sanki.Ben o yıllar ikinci sınıfa gidiyordum.Okumayı yazmayı öğrenmiş,etrafıma bakınca neyin iyi neyin kötü olduğunun farkına çocukça düşünsem de farkına vara biliyordum. Bugün gibi hatırlarım bir gün Melek öğretmen beni tahtaya kaldırdı.Heyecandan bacaklarım titriyordu.Lastikli pantolonum sanki kıpır kıpır bacaklarıma eşlik ediyordu.Sınıf arkadaşlarım kendilerinin tahtaya kalmadığı için sevinirken ben şansızlığım deyip kendimle savaşıyordum.Kalbim duracak gibi atıyordu.Öğrencilik heyecanı bir başkadır ya!
-Mustafa dedi melek öğretmen sesinde bana karşı olan sevecenliği hissettim.Titremem durdu.Kalp atışlarım normale döndü.Hayretle ve dikkatle ne diyeceğini bekliyordum.
-Akşam hangi hikayeyi okudun.,
Ömer Seyfettin'in Diyet öyküsünün çok severdim ve fırsat buldukça okurdum.O akşamda gerçekten bir kez daha okumanın verdiği rahatlıkla
-Diyet'i okudum Öğretmenim dedim.
Gözlerinin içi parladı.Arkadaşlarına anlat bakalım.
Bir tiyatro oynar gibi anlattım diyet'i arkadaşlarıma.Hepsi pür dikkat kesilip dinlerken öğretmenim melek başımı okşadı,Anlımdan öptü.İncecik dudaklarını alnımda alnıma konmuş bin bir renkli kelebek kadar hafif hissettim.
-Aferin Mustafa Sen devamlı oku dedi.Sende bir gün güzel hikayeler yazabilirsin...! O gün hafızama bu cümleleri mıh gibi çakan melek öğretmenin yolundan yürüdüm.Okudum ,yazdım.Hep bir şeyler yazmak için hayaller kurdum.Hep o tahtaya kalkar ki heyecanı duyarak gönülden gönüle atladım ufacık bir serçe gibi.Ötüşümle uyardım.Cümlelerimle hafızalarından gönüllerine girip gönül tellerini çınlattım.Uzaklara çok uzaklara uçurdum onları. İyi ki Melek öğretmenim varmış diyor Onu rahmetle anarken üzerimde emeği olan bütün öğretmenlerimi sevgi ve saygıyla anıyorum. Ömürünüz uzun,klavuzunuz öğretmenleriniz olsun çocuklar...M.Yayla-Görele