Her yolun sonunda bir şehir,Her şehirin sonunda gurbet vardır.Gurbet demek hasret demektir.Düşlerde yaşamaktır hayatı.Özlemin resmini gönül penceresine asmaktır.İnsanın iki yuvarlak penceresinden aydınlığa bakmaktır.Pencere dedim de aklıma geldi evlerin pencereleri vardır.Güneşi odalara doldurmak için.Kimi küçük,kimi şatafatlı çerçeveler.Benim yaşadığım,çocukluğumda ki evimizin dört gözlü pencereleri gibi.Bezden perdelerini akşamları çekerken ufacık gaz lambamız yanardı odamızın içinde titrerdi fitilinde ki alev.Işığımız bile gecenin
kasvetine dayanamazdı.İnsanın da Geceye kapanan,güne açılan iki ufacık penceresi var.Rengarenk dünyayı ona sunan yaşamanın tadına vardıran.Ama o iki pencerede Çocukluğumun geçtiği evin ufacık çerçeveleri gibi puslanıyor.Camları kırılıyor.Hele zamanla körleşiyor,Mercekler,lenslerle yaşatmaya çalışıyoruz.Ama faydasız.O ışık pınarlarımızda yaşlandıkça kararıyor.Perde iniyor ışığına.Körlük başlıyor küçük göz bebeklerimizde.Işık arasak da kocaman güneşin aydınlığında iğne ucu kadar aydınlıklara hasret kalıyoruz.kısacası iki yuvarlak zeytin tanesi gözlerimize ihtiyarlık çalı düşüyor.Kirleniyor gaz lambaları gibi isleniyor.Olsun her yolun sonu bir şehire varırsa her aydınlığın da bir gün karanlığa gömüleceğini hesaba katmalı insan.Günün geceye gömüldüğü gibi.Kimseler diyemez ki olmaz.Gün karanlıklara gömülmez.Yine de her gecenin bir sabahı mutlaka varsa,her gününde mutlaka bir gecesi vardır.Ve gerçektir.
Hala neyin savaşıdır bu bilinmez.İki göz vardır.Kaparsan gece,açarsan gündür.Ne yazık kı gece kapasan da açsan da göz kapaklarını karanlıktır....! Yanıp tutuşurken kirpiklerin.Hasretlerin
gurbetlerin.Aydınlık olsun gözleriniz.Kararmasın.Gözlerimiz ne büyük bir armağan ara sıra ağlayın göz yaşlarıyla yıkayın...Doktor bile ağlamayan kurumuş gözlere göz yaşı yazıyor unutmayın.Saygılarımla...M.Yayla-Görele