Siz hiçbir mühendisin televizyona çıkıp da şunları yaptım dediğini duydunuz mu?
Bir doktorun şu kadar ameliyat yaptım, bu kadar hasta iyileştirdim dediğine tanık oldunuz mu? Bir pilotun şu kadar uçuş yaptım dediğini duydunuz mu?
Bir öğretmenin şu kadar öğrenci mezun ettim dediğini, nüfus müdürünün şu kadar yeni doğum kaydettim, tapu müdürünün şu kadar tapu verdim dediğine şahit oldunuz mu?
Bu sayfayı sadece buna benzer sorularla doldurabilirim!
Duymadınız, görmediniz ve tanık olmadınız. Onlar sadece işlerini yaptıklarını düşünürler. Bu işin karşılığında da belli bir ücret alırlar. Normali de budur zaten!
Ama siyasiler öyle mi? Yaptıkları her işi hizmetten sayarlar.
En üst düzey yöneticiden en alt kademedeki elemana kadar hemen tüm siyasiler her ortamda hizmetlerini abarta abarta anlatmaktan büyük keyif alırlar. Sanırlar ki insanlar yaptıklarını görmüyorlar da bir de onlar anlatmalılar.
Milleti kör âlemi sağır sanırlar.
Oysa hizmet dedikleri görevleri gereği yapmak zorunda oldukları işleridir.
Bu işi yapmaları için devletten maaş alırlar ve devletin kendilerine tanıdığı ayrıcalığı kullanırlar. Devletin makamlarını işgal ederler, araçlarını kullanırlar ve diğer imkânlarından faydalanırlar. Yaptıkları işin devlete ve millete bir maliyeti vardır.
Kaldı ki o makama geldiklerinde bu işleri yapacaklarına söz verirler seçilmeden önce.
Öyleyse bu hizmet takıntısı nereden geliyor?
Paranı alıyorsun ve işini yapıyorsun; Bir de yapmasaydın bari!
Sonrada geçip kameraların karşısına şu hizmeti yaptık bu hizmeti yaptık diye anlatıyorsun. Gazetecileri çağırıp bu hizmetlerini gazetelerinde yazmalarını, televizyonlarında göstermelerini istiyorsun. O zaman her meslek grubu yaptığı işi hizmet diye çıkıp anlatsın!
Niye kendinizi yoruyorsunuz ki yaptıklarınızı insanlar görüyorlardır mutlaka.
Bu hizmet yaptık söylemi inanın size bir şey kazandırmıyor.
Sizden önceki başkan da sizin gibi yapıyordu. Yaptığı her işi hizmet olarak anlatıyordu insanlara ancak ilk seçimde koltuğu kaybetti.
Demek ki yapmanız gereken işleri hizmet olarak sunmak vatandaşa gerçekçi gelmiyor.
Siz işinizi yapın gerisini insanların değerlendirmesine bırakın. Onlar yaptıklarınızı da yapmadıklarınızı da çok iyi analiz ederler.
Hizmet başka bir şey o işi aldığınız ücret karşılığında yapmış olmanız ayrı bir şey.
Anadolu'da bir deyiş vardır; Sapla samanı karıştırmayın derler. Siz de işinizle hizmeti karıştırmayın. Ücret karşılığı yaptığınız her şey hizmet değil görev ya da işinizdir!
Ve insan sizi yaptıklarınızla değil yapmadıklarınızla hatırlar. Yaptıklarınız hak sayarlar ve zaten işinizi yaptınız derler.
Cumhurbaşkanından belde belediye başkanına kadar her siyasinin ülke insanına size şu hizmeti yaptım demesi kadar anlamsız bir ifade olamaz.
Göreviniz gereği, maaş karşılığında yaptığınız işleri hizmet diye ikide bir suratımıza haykırmayın. Seçimler öncesi yapacağım diye söz verdiklerinizin bir kısmını hayata geçirmekle sadece sözünüzü yerine getiriyorsunuz ve görevinizi yapıyorsunuz.
Yoksa hayrınıza yapıyorsunuz da bizim mi haberimiz yok!
Yok, işinizi beğenmiyorsanız o başka; o zaman bırakırsınız ve bir başkası gelir o göreve. Görevi gereği yapması gereken işleri de hizmet demeden yapıverir.
Kısacası bir ücret karşılığı ve devletin sağladığı imkânlarla yapılan çalışmalar hizmet değil iştir. Yaptığınız işleri hizmet yaptık söylemiyle bu ülke insanının önüne koymayın. Bu ülkenin insanları neyin iş neyin hizmet olduğunu çok iyi biliyor.
Yapılanları da sizin söylemenize gerek kalmadan çok iyi görüyor ve algılıyor.
Her yaptığı işi hizmet diye tanımlayan siyasetçi için Ziya Paşa'nın yıllar öncesinden söylediği şu sözle bitirelim yazımızı: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…”