Saat iki sularında eve geldim. Biraz kırgın vücudum. İki gündür kulunç ağrılarım arttı. Hatta hareketlerimi yavaşlattı. Boyunumdan başlayıp omuz, omuz küregi bölgesinde, hareketsizken katılaşan, kalkmak istesem birinin yardımı olmadan kalkmak ölüme bedel. Nefes aldırmayan bir ağrı.Yılda bir iki kez beni ziyaret eden bu hastalığı tanıyıp bildiğimden önemsemeyip üstüne üstüne gidiyorum. Ağrı hapıda yasak bana. Ülserim var. Kırk yıldır bir ağrı hapı yutmadım. Şimdi hiç gülmeyin bu ağrının tüm huyunu bildiğimden bende önlemi almaya başlamıştım dünden. Bana nefes bile aldırmayan ağrıya tamam sen yendin diyemezdim ya. Bu sıcakta benim bu ağrıyı giderecek bir yöntemim vardı. İlaç desen ilaç değil. Benim çok güzel yün bir fanilam vardı. Saf yün. Hanım bu güzel falinayı, çamaşır makinasında beyaz çamaşırlarılarla yüksek ısıda yıkamış. Kuruyunca fanila bebek çorabı gibi olmuş. Katı, deri gibi. Kulunç ağrılarıma ilaç. Sakın kemirdiğimi sanmayın, önce pamuklu fanilamı giyiniyorum. Beni yakmasın tıslamasın diye sonra da o ufacık yün familyayı üstüne bin bir zorlukla giyiniyorum. Beni bir mengene gibi sıkıyor. Asıl önemlisi bu sıcakta hiç çıkarmadan en az iki gün üstümde kalmalı ki ağrılarımı geçirsin. Bugün ikinci gün sanki geçti geçecek, ağrıların eksilmesi ile uyumuşum uzandığım kanepede. İki saat kadar derin bir uykunun peşinden uyandığımda gözüm yarı uykulu, duvar saatine ilişti. altıya yirmi var. Sabah mı oldu algısına düştüm. Sabahın altısında aynı şeyler hepsi tıpa tıp aynıydı. Ne çabuk pazartesi geldi derken, içim de bir kuşku vardı. Sanki gün ve gece biraz eksikti. Perdenin kıyısından içeri giren güneş, sabahın o saatinde ki, gibi değildi. Boş bakışlarla evi dolaştım. Hanım evde yoktu. Ben yatarken mahalleye çıkmıştı. Hatırladım şimdi. Geceyi yaşamadan pazartesi mi olur. O kadar derin uyumuşum ki, ağrılar geçince. Hafif birazcık ağrı hissetsemde yarına daha bir gece var. Fanilamla, koca bir gece. Yarın o ufacık fanilamla kaldırıp atacağım ağrılarımı. Yanlış anlamayın fanilam yine yıkanıp biraz daha küçülse de, dolabımda, tıp dilinde fibromiyaljim yeniden ziyaret edene kadar bekleyecek beni. Velhasıl, hayat uzadıkça insana bazı hayat dersleri veriyor işte. Herşey aslında bir tesadüftür. İster inanın, ister inanmayın. Anneanneme ağrı hapı diye bonibon şekeri verince.
-Oğlum bu ne güzel ağrı ilacı böyle, tüm ağrılarım geçti. Al sana para bir kaç kutu al getir dediğini hiç unutamam. Sağlıklı, ağrısız günler dilerim. Pazartesiye daha çok var. Kocaman uzun geceniz güzelliklerle dolsun pazartesiye ulaşsın emi....
M.Yayla-Görele