Evimizin hemen girişinde, su vanasının dibinde yıllardır bu gül yaşardı. Bir dal ufacık. Sanki kafeste bir kuş gibi. Birgün gülü oradan söktüler. Mahallenin yaramaz çocuklarıdır deyip geçtim. Belki de biri çaldı. Güzel olanı kim çalmaz. Fidanın olduğu yeri temizledim. Gül kökünden eser yoktu. Hayat bu, aylardır her sabah, akşam girip çıktığım gül fidanını dün sabaha kadar fark edemedim. Sanki gece biri gelip dikmişti. yağmurla dışarı çıktım. Kapının dibinde vananın hemen yanında ufacık bir tavus gibi sinmiş yağmuru seyrediyor. Üstüne evin çıkmaları geldiğinden, ıslanmadan yaz yağmuru seyrediyor. Minicik gözleri bana bakıyor, sanki sitemkar, sitemkar bak ben hala oradaydım diyordu. Biraz bakıştık. Kokladım. Fotosunu çektim. Eskimiş kapıya inat, ne güzel açmıştı. Umut işte, ne zaman yeşerip, ne zaman çiçek açacağını kestiremiyor insan. Yeter ki, umudun tohumu yürekte var olsun. Bambu ağacı gibi. Bambu ağacının hikayesini de araştırmak size kalsın. Öğrenmeye değer. Ben gülüme kavuştum gülüm bana yeter! İnşallah yine çalmamışlardır. Şimdi gidip yağmura inat bakıcam. Baktım. Benim gülüm duruyor. Nokta...!
M.Yayla-Görele