Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort
Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

TEPE

Çok uzaklarda olsa da, bakınca sanki karşımda gibi duran kapkara dağları, sivri,sivri tepelerini gördükçe içim açılırdı ufacık el içi kadar oyun alanımız tepemizden bakarken. Tepe dediğim yer, top sahamız, almaca tutmaca, çelik çomak, sinnenmece...daha ismini hatırlayamığım onlarca oyunu, mahallenin çocuklarıyla oyunlar oynadığımız bir tiyatro sahnesiydi sanki. Kuzeyinde masmavi kara deniz ve kasaba uzanırdı, inciden kumların kıyısında. Atlasanız sanki bir kuş kadar kolay kanat çırpmadan kasabaya atlar, kumlarda yayılan martıların içinde bulurdunuz kendinizi. Dalgalar öperken çakılla karışık kumları, bir sıvacı ustası gibi, denizin kenarına pürüzsüz kumdan sıvalar yapardı. O pürüzsüz kumsallara basar ayak izlerimiz kuma çıkardı. Deniz bu, istemezdi ayaklarla basılmasını kıyısına kumlarına. Usuldan kırmadan, dökmeden sanki namusunu temizlercesine köpükten, kabaran bir öfkeyle yalar yutardı ayak izlerini kara incecik, bazen tuz, bazen demir tozu gibi kumsallarından. sünger gibi dalgaları emen kumsallar, yine pürüzsüz göz alabildiğince uzar giderdi. batısı Karaburun, doğusu Çavuşluya doğru. Denizle inatlaşır gibi bir at kişnerdi kumsallarda. Heybetli kır bir at. Eyersiz. Gem ağzında salya sümük köpük,köpük Köpükten dalgalara inat dört nala koşarken, kuyruğu havada,yeleleri bulutlara çıkacaksına uçarak koşarken tepeden izlerdik. İnce uzun bir adam, Bir doğuya Çavuşluya, bir döner Karaburun'a gider gelirdi. Çingeneler denizin biraz gerisinde onlarca çatır kurar, Çocukları sefil, kadınları dilenci, Erkekleri bıyık burup keyif çatarlardı. Kadınlarının ağzında altın dişlerin parıltısı, çingene ağalarının tespihlerinin şakırtısı, Çırıl çıplak çingene çocuklarının çığlıkları ulaşırdı tepeye dalga seslerine karışarak, Çiçek,çiçek çiçeklenmiş denizden sahile doğru esen poyrazla. Uzaktan izlemek hayal etmek bizim için bir sanattı o yıllar. Kasaba yakın olsa da, gitmek kolay değildi. Kasabaya hafta bir gidilirdi oda uyarına gelirse. Ama biz o tepeden hep kasabayı ve dağları izler, günde yüzlerce kez gider gelirdik. Yorulurduk oyun oynamaktan, hayaller kurmaktan. Tepenin orta yerinde deve hörgücü gibi ufacık dağ görünümlü yosunlu taşın üstüne oğul atmış arılar gibi otururduk. Sırt sırta verip temmuz sıcaklarında denize giriyormuşcasına serin poyrazı hissederdik. Şimdi o çocuklar, o oyunlar, o tepe, o güzelim sahiller olmasa da, tepenin orta yerindeki tümsek taş, karşıda ki ,dağlara inat hala duruyor. Poyraz esmese bile. Çocukluğumda, kayıp bu arada. Aradım tepeyi kaplayan çortlarda bulamadım. Bir adam gördüm. Kara kuru birazda yorgun. Arama dedi çocukluğun mazide kaldı. O çocuk sensin.... M.Yayla-Görele
Ekleme Tarihi: 23 Temmuz 2024 - Salı

TEPE

Çok uzaklarda olsa da, bakınca sanki karşımda gibi duran kapkara dağları, sivri,sivri tepelerini gördükçe içim açılırdı ufacık el içi kadar oyun alanımız tepemizden bakarken. Tepe dediğim yer, top sahamız, almaca tutmaca, çelik çomak, sinnenmece...daha ismini hatırlayamığım onlarca oyunu, mahallenin çocuklarıyla oyunlar oynadığımız bir tiyatro sahnesiydi sanki. Kuzeyinde masmavi kara deniz ve kasaba uzanırdı, inciden kumların kıyısında. Atlasanız sanki bir kuş kadar kolay kanat çırpmadan kasabaya atlar, kumlarda yayılan martıların içinde bulurdunuz kendinizi. Dalgalar öperken çakılla karışık kumları, bir sıvacı ustası gibi, denizin kenarına pürüzsüz kumdan sıvalar yapardı. O pürüzsüz kumsallara basar ayak izlerimiz kuma çıkardı. Deniz bu, istemezdi ayaklarla basılmasını kıyısına kumlarına. Usuldan kırmadan, dökmeden sanki namusunu temizlercesine köpükten, kabaran bir öfkeyle yalar yutardı ayak izlerini kara incecik, bazen tuz, bazen demir tozu gibi kumsallarından. sünger gibi dalgaları emen kumsallar, yine pürüzsüz göz alabildiğince uzar giderdi. batısı Karaburun, doğusu Çavuşluya doğru. Denizle inatlaşır gibi bir at kişnerdi kumsallarda. Heybetli kır bir at. Eyersiz. Gem ağzında salya sümük köpük,köpük Köpükten dalgalara inat dört nala koşarken, kuyruğu havada,yeleleri bulutlara çıkacaksına uçarak koşarken tepeden izlerdik. İnce uzun bir adam,
Bir doğuya Çavuşluya, bir döner Karaburun'a gider gelirdi. Çingeneler denizin biraz gerisinde onlarca çatır kurar, Çocukları sefil, kadınları dilenci, Erkekleri bıyık burup keyif çatarlardı. Kadınlarının ağzında altın dişlerin parıltısı, çingene ağalarının tespihlerinin şakırtısı, Çırıl çıplak çingene çocuklarının çığlıkları ulaşırdı tepeye dalga seslerine karışarak, Çiçek,çiçek çiçeklenmiş denizden sahile doğru esen poyrazla. Uzaktan izlemek hayal etmek bizim için bir sanattı o yıllar. Kasaba yakın olsa da, gitmek kolay değildi. Kasabaya hafta bir gidilirdi oda uyarına gelirse. Ama biz o tepeden hep kasabayı ve dağları izler, günde yüzlerce kez gider gelirdik. Yorulurduk oyun oynamaktan, hayaller kurmaktan. Tepenin orta yerinde deve hörgücü gibi ufacık dağ görünümlü yosunlu taşın üstüne oğul atmış arılar gibi otururduk. Sırt sırta verip temmuz sıcaklarında denize giriyormuşcasına serin poyrazı hissederdik. Şimdi o çocuklar, o oyunlar, o tepe, o güzelim sahiller olmasa da, tepenin orta yerindeki tümsek taş, karşıda ki ,dağlara inat hala duruyor. Poyraz esmese bile. Çocukluğumda, kayıp bu arada. Aradım tepeyi kaplayan çortlarda bulamadım. Bir adam gördüm. Kara kuru birazda yorgun. Arama dedi çocukluğun mazide kaldı. O çocuk sensin....
M.Yayla-Görele
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

06
Ağustos
04
Ağustos
31
Temmuz
29
Temmuz
28
Temmuz
28
Temmuz
23
Temmuz
21
Temmuz
19
Temmuz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

siyahbet giriş