Yaz be kalem Kalbim"deki sızıyı, İçimdeki sevgiyi yaz..
O"da olmadı. Kırgınlıklarımı, Yorgunluklarımı,
Sustuklarımı yaz…
İnsan hayata merhaba dediği andan itibaren, doğasında var olduğundan, birçok şeyi aşama aşama ya da deneme yanılma metoduyla öğreniyor.
Kendini yazar olarak gören bizim gibi çaylaklar için yazı yazmak zor, hele hele bir gazetenin köşe yazarı olmak daha bir zor, bunu bilenler biliyor.
Öyle bir gün geliyor ki üst üste olaylar yaşıyorsun. Hangisine öncelik vereceğini bilemiyorsun.
Yazı yazmak için bol bol kitap okuyacaksın. Okuduğunu anlayacaksın, notlar alacaksın.
“Bıkmadan, usanmadan okuyacaksın. Uykusuz kalacaksın, yorulacaksın, koltuğunda için geçecek, kucağına düşecek kitabın…” (1)
Araştıracaksın, inceleyeceksin, gezeceksin, gözlemleyeceksin. Bir de gündemine aldığın konuları takip edeceksin.
“Yazmak konuşmaktan daha zordur!” der büyüklerimiz.
Yazı yazmak için bol bol kitap okuyacaksın. Okuduğunu anlayacaksın, notlar alacaksın. Bıkmadan, usanmadan okuyacaksın. Uykusuz kalacaksın, yorulacaksın, koltuğunda için geçecek, kucağına düşecek kitabın…” (1) Araştıracaksın, inceleyeceksin, gezeceksin, gözlemleyeceksin. Bir de gündemine aldığın konuları takip edeceksin. Biz gazeteciler ve yazarların mesleğidir belki yazmak, Yazar, "Ben yazayım da okuyucu nasıl anlarsa anlasın!", yazarsın ama bazen pek okuyanın olmaz…
“Düşe kalka çıktım ben bu yokuşu. Söylenecek gibi değil. Bu yüzden yorgunum.” dercesine durgun ve suskun bugünlere gelen, onca yıldır köşe yazarlığı yapan biri olarak benim bile zorlandığım vakitler oluyor. Gerek konu seçiminde gerekse bir konunun usulüne uygun olarak yazılmasında ve işlenmesinde.
Ne yapalım, hayat bir okul. Yaza yaza biz de öğreneceğiz işin erbabı olmayı.
"Hayat" diyoruz, yaşamaya devam ediyoruz. Onca kırıklık, onca acı, onca hüzün.. yaralarımıza üfleye üfleye “bir şey yok “diyoruz; en çok kendimizi kandırıyoruz.. çok şey var aslında, üflemeyi bırakıp konuşmaya başlarsam bir daha asla susmayabilirim; öyle çok ki kan kaybım, o kadar büyük ki kendime olan yalanım "hayat" diyorum, susuyorum; nefesim lazım çünkü bana, şimdilik yaralarımı üflüyorum..."
Yazmanın büyülü dünyasına kendini kaptırmış olanların en büyük düşü, kitabının çıktığını görmektir. Tek başına, günler ve gecelerce emek verilen sayfalar, artık başka insanların hayatlarına girmeye hazırdır. İlk kitap, yazarın bu engin denize attığı ilk taş. Bir hare yaratacak mı, kalplere, zihinlere dokunacak mı? Bu sorular yazar için heyecan verici… Bende ilk deneyimim olan bu kitap için oldukça heyecanlıyım aslında… Düşünün Giresun ve Görele kültürüne bir birinden değerli bir çok eser kazandırmış olan yazarların isimleri arasında yer alacağım belki de… Her ne kadar yazılarımla ilimiz ve ilçemizin bir birinden değerli yazarlarının eline su dökemesem de elimden geldiğince goreleden haber-medya sayfamda ve çeşitli gazetelerde bu zamana kadar yazmış olduklarımı toparlamaya ve sizlerle buluşturmaya çalıştım. Her ne kadar bu ilerde deneyimim olmasa da ve Giresun ve Görele’nin kültürüne bir çok eser kazandırmış olan yazarların yazıları kadar olmasa da öncelikle o değerli isimlerinden özür diliyor, siz okuyucularımdan sürçü lisan ettiysem af diliyorum.Bende gazetecilik hayatım boyunca elimden geldiği kadar, dilimin döndüğünce yazılarımla sizlerle olmaya çalıştım. Yazarken hep heyecanlandım, mutlu oldum. Bu akşam gelen Harun Şahin başkanımdan gelen haberle bu heyecanım ve mutluluğum bir kat daha arttı. Bu zamana kadar goreleden haber-medya sitemde yazmış olduğum yazılarımı” Yolumuzun Üstündeki Tek Engel Sizsiniz” adlı kitabımda bu yazılarımı bir araya getirdim. İnşallah beğenirsiniz. Sürcü lisan ettiysem şimdiden tüm okuyucularımdan özür diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
“Yolumuzun Üstünde Tek Engel Sizsiniz” kitabın basımında bana yardımcı olan SDF AJANS sahibi Çanakçıspor ve Akköy Köyü Eski Dernek Başkanı sevgili abim Harun Şahin’e teşekkür ediyorum.
Siz değerli okuyucularımızın yazılarımıza yaptığı yorumların bize katkı sağladığının bilinmesini isterim.