Ufacık çocukken fındık ayları çok güzel olurdu.Köyün kışın tütmeyen bacaları tüter,titrek rüzgarda savrulur gibi ufacık camlardan ağustos gecelerine el sallardı.Her evin kapısında ağaçlara gemici fenerleri asılır fenerlerin ışığında,yanan ocak başında ısınan suyun çay denen tılsımlı maddeyle birleşip demlenip kırmızı,kırmızı bardaklara dolmasını beklerdik.Gecenin karanlığı ay ışığı ile ışırken harmanlardan mis gibi fındık kokusu etrafı sarardı.Annem iri kapsullu sivri fındıklardan çın yaparken,Babam bafra ciğarasını tüttürürdü.Acı tütünün dumanı dönerek,kıvrılarak yükselir tepelerden inen aya doğru yükselirdi.Annem çını iki dizi arasında uzarken ocakta kaynayan su kaynar çay demlenirdi.Bir bağrış başlardı.Komşular çağrılırdı.Sohbet koyulaşırdı.Hikaye tadında bu sohbetleri dinlerken kendimden geçerdim.Çaylar bardaklardan boşalırken gönüllerden sevinç dökülür geceler sabaha ermeden sabaha ulaşırdı.Her şey doğaldı.Annemin çını bir metreyi aşınca sicime son düğümü vurur odanın çatmasına asmak için düğümün hemen bitimine gömlek iliği kadar sicimi bağlardı.Ne güzel görünür ne güzel olurdu çın.Fındık çatmada kurur,uzun kış gecelerinde dalından koparır gibi sicimden çeker,kapsulundan soyar kırar yerdiniz.Tat alırdınız.Fındık yediğinizi anlardınız.Çınlar bitti.Belki şimdi yapmasını bilen bile kalmamıştır.Ben bilsem de artık benimde içimden gelmiyor yapmak.Çın yapmak için önce eski zamanlar lazım.Bozulmamış dünya,Kaybolmamış sevgi lazım.Çın ürker hızlı yaşamaktan çın asılacak çatma,Kuruyacak sıcacık terletmeyen geceler arar.Şimdi çatmalar badana değil.Nefes alamayan duvarlar içindeyiz lüks uğruna.Kireç kokan badanalı evler bittikçe dünyada bitti.Aynı çınların bittiği gibi.Karar verdim güzel fındıklardan bu yıl bir kaç metre çın yapacağım.Yemek için değil
Hatıra kalsın diye.Bir kaç dosta da hediye edebilirsem ne mutlu bana.Eskiden bağlamaya sicim bulamazdık.Şimdilerde sicim çok.
İyi pazarlar olsun can dostlarım.Hepinize saygılarımla...M.Yayla-Görele